Geldiğim Son
seni aramak öğle sonralarına benzerdi
gölgeli aralar kadar acımtrak ama dirençli yaz sıcağına bezgin duvarlar nasıl suskunlaşırsa kış akşamlarında... toprak evler sıralanırdı yoksul göçebeliğimize karlı tebessümlerle yürümelerin sonu iyimserlikti buzlu anılar akarken düş ocaklarıma bir sen kalırdın yerli yerinde üşümelerimin sonu... saklı korkular birincil kaygılarla beslenerek ağaçları abartılı hışırtılı bir caddenin ortasında donduracak sensiz yüreğimi...sen yine hep yine sımsıcak kalacaksın... uzay boşluğunda sonsuzlaştırdım adını bilmem kaç kez kesik kesik hıçkırığımla en ani ölümden daha bir bütün yani o kadar kalıcı... gündelik unutkanlıklarla terk edilmiş parklar gibi hazin öykülü bitmeye vaktim yok ben kendimin bile en kolay vazgeçilebilir alışkanlığıyım geldiğim sonda noktalarım kimliksiz nerden baksam seni sevmekle sonuçlanacağım... ellerimin titrek utancıyla çizdiğim yolda yorulacak ayrılık incelen gururu solgun ve biliyorum en kibar gülmelerin soylu adabında bile seni yanıtlayamayacağım... mevsim sarhoşu kumrular yuva yaptığında saçlarıma ben senin hayata bakma penceren olacağım inanıp yaşamadığın... başucumda selvi ayakucumda serçe birleşince topraklı bir suda ortamda tuhaf bir boşluk sen bir türlü yoksun sevmiyorum yıldızları... kağan işçen |