Kanatlanacak Şafak
gövdemin tutulduğu poyraz
yıllarımın harman yeri nizamı bozuk hücrem yitik ülkem yaprak dökümünde evler şehirlere kırmızı kar yağıyor gökyüzü suskunlukta toprağın sesi değişti yitirişlere hiç erinmeden kan diyor, biraz daha kan tabutu bol ülkem anaların bitkin seccadesi uykusuz yemenisi sil yüzündeki lekeleri ağzından dökülen savaş sözcükleri güzelliğimi yok etti kendini bir homurtuya kaptırmış öfkesi kurşun ülkem kader değil bu bak senin bir adın var anaysan analığını bil yeni doğmuş sımsıcak çocuğunuz hepimiz ölmeden büyüyelim kuzu postuna bürünmüş kurtlardan koru bizi okyanus ötesine bu tutkunluk niye bizim saçımızı okşa ılgız ılgız barış parlamalıyken korkudan kocaman açıldı gözlerimiz bu gökyüzü bir gün uyanmak isteyecek çayır çimen bulutlar ve güneş sevdalanacak bahara şafaklar şahlanacak kuytulardan çıkacak emek ve ekmek akan dereler çoşkusuyla sarılacak kardeşlik sevdalar çizilecek avuçlara yürüyüş temposunda sevişilecek fikirlere dolacak öbek öbek sevgi hangi bakışta zulüm varsa ışığa yenilecek şeytanla oynaşan ülkem çocuklarını korkutuyorsun kıyamet mi saklı arkanda |