BULUTTAN FENERLER KAĞITTAN UÇAKLAR
Bir çıkış yolu olmalı !
Göremiyorum Dokunamıyorum Hissiyatsizce öylece duruyorum... Dirseklerim sertleşince kirden ve pastan görünmez hale gelince çehrem O an unutuluyorum kuytu köşelerde Görmüyorlar Duymuyorlar Çok mu çaresizim Çok mu yoksunum her şeyden? Belimin boşluklarında hareket eden zarif parmaklıklar sanki güldürmek ister gibi beni Aciz dudaklarımı aralatıp içimi doldurmak ister gibi dumanın rengiyle... Şimdi ulaşabilmek sana camının kenarında oturup, Sessizce izlemek yatağındaki sağa sola dönüşlerini, Kararsızlıklarını Dokunamamak... Ne kadar sitemkarım, Bir anda bambaşka bir kişilik üzerinde durduğum Bu hep oluyor, tüm yelkenlerim boğuluyor, Sonbaharın sonunda Ve sen uyanınca kış uykundan Çıkınca mağarandan , yeniden diriliyorum ilkbaharın sesiyle Sana uzak yamaçlarda Göremezsin , boynuma taktığın yıldızlar teker teker kaydılar Hiç birine bağlamadan dileklerimi öylece sönüp gittiler... Bir çıkış yolu var mı bu bilinmezliklerden ? Sorular Sorular... Hepsi cevabını almış ve oturmuş bir köşeye Oyunlar ne garip oldu, Düşünceleri asmak için ipler ve taşlamak için gırtlağa kadar gömülü anıları ve her seferinde bir eksik çıkan sayılar... Yok olan birşeyler var... Sende bende ve yamaçlarda, Köprülerde bu kez görülmedi sular, Camlar buğulu , yüzün sola dönük Karaya bağlayıp içimin hayvanlarını Sırtını teslim edince rüzgara Küçüldüm sanki yaşlı bedenimde Sanıyorsun ki o hep aynı yerde Aynı miktarda ve aynı anda dikilince karşısına Göz göze geldiğinde çözmelisin beni Varoluş damarım tuttu yine Uzaklaşamıyorum Ölümden kaçmış düşüncelerime çarpmasın diye kağıttan uçaklar Kıyılarda fenerlerin altında boğuluyorum Çekirgeler ve ateş böcekleri Şenlikli bir hüzün Ufak adımlarla sindiğim korkaklığa eşlik eder gibi Buradan fenerlerin etrafından bakınca, Evren ne kadar da küçük Hayır !!! Şimdi değil kendimi kaybetme zamanı... Biliyorum bir çıkış yolu var Fenerlerin tepesinde, Göğe daha yakın yerde Bulutlara dokunduğumda Varabileceğim son nokta... |