RUHLAR ALEMİ
ADINI YAZAMADIĞIMDAN HER BOŞ SATIRA
BU YÜZDEN KARALARIM BEYAZDAN BOZMA SİYAH İNCİ’LERİ... Kayalıklar üzerinde aşağı bakmadan yürü ve Çık teker teker merdivenleri Ğöğe saklanmış bir el bileklerinden kavrayıp Tepe taklak edecek seni... Hadikus içindeki mahluku Sonra yüzdür doğumun suyunda Göbek bağına tutunup Ulaş kutsanmışa Ellerinin arasında Tanrı’nın lütfu, Haketmediğin halde... İşte orada! Usul usul üflediği ruh Almakiçin sabırsızlanma Bu bir aldatmaca Hadi bırak kendini kahrolmuşluğa... Hadi öl öl öl!!! İçimin cam kırıklarında Damarlarımdan aşağı ve Kafatasımın içinde yudumlayım seni... Bu kadar işleme kendini derimin inceliğine Nefesime dokun Her hava sanki senin ıslaklığından kalma rutubet bulutu... Tutup seni o boşlukta Hiç bırakmadan terketmeli kendimi ölümün karasına... Hadi öl öl öl... Suyumun içinde... Ve... Geriye say 3... 2... 1... İşte burada Yeniden seyre dalıp O kül rengi ışık altında Boş satırların gelişi güzel doldurulmuş İnci’leri dökülürler suretimden aşağıya... Hadi öl! artık işkence masalarında Kayalıklarda ya da göbek bağından halat altında... Ama.... Öl... Derimin ince yanında Dikişler kuruyup düşene kadar ve Kokana kadar leşin Hafifleyince kollarmda Sallayıp seni uçurum kenarına Gözden uzaklaşınca bir kıvılcımla denizin ortasında yakarım arta kalanlarını... Artık buldum kendimi Kavonoz içinde Bu bir sır... Gitmeliyim eteğimi sürüp toprağa Cadı kazanının ortasında Küflü kavanoz kapağı ardında üç kelime... Sessiz ol kül bulutunun arasında yine inceden varsın derimin kesiklerinde Ama ölüsün ruhumun aleminde... Sessiz ol.... |