PASLI MAKAS
Hep ayni sonuç sarı ve siyah
Gözümün önünde cazibe düşkünü kaltak Bana ait olanı sorgusuzca alan Yetiştirdiğim olgunlaştırdığım adamın sessiz ama sedalı gidisi Beraberce susup yalnız konuşmak Hayatimin resmini saklayan duvarlar Kayboluşa ramak kala gün be gün çürüyen nefesim Gözlerine dalıp gittiğim küflü kitap kokusu arasında sen taze bir yaprak, Dizlerimi titreten içime isleyen Hangi yıldı hatırlamıyorum mevsim bahardı yeşildi yağmurdu Sürme çekilmiş ifadene eklediğin yeni sarılmış sigara dumanı Korkularım o köhne yerde Sen sarı saçların ensende ve anlında yıpratmadan önce ikimizi yıllar Çizgiler yokken yüzümüzde Yeni yetme asi gençlik aşkı O an durdu zamanın ilerleyişi Kafan güzelken anlattığın hikâyeler Yarım yamalak aklimin yarısında Uzun yıllardı çoğu kötü bir geçmiş Varlığın şükrüme bahane Artik denize düşmüyor yakamozlar Ve şarkılar da yetmiyor Çalıdan yapılmış derme çatma bir süpürgeyle topluyorum ardında kalanlarımı Yatağın sen kokan yani yok artik Duvarlarda olan izmaritin sarısı Yağmurun tadı baharın yeşili yok Uzun zamandır havalandırmadığım oda içinde bir kaç parça eşyan Beş para etmez gümüşler Çakma korkunun filmleri Düşük bel pantolon ceplerinde bozukluklar Otobüs yolculuklarından kalma yarim biletler Eski kasetlerin üzerine çekilmiş kahkaha sesleri Gölge oyunları Sessiz sinemalar... Nereye oturacağımı Nerede duracağımı bilmeden; Volta atıyorum eski yolluğun üzerinde yokluğuna adımlar sayarak... Kaç karış, kaç kuruş kahpe kadın rahminde buldukların Hayallerini savurduğun Kaç santim rahatlığının ölçüsü Gururda eski bir yolluk ayaklarımın altında İntikamın ihtişamı Dolaba tıktığım giysilerin makas izlerime yenilmiş Öfkemi bastırmaya engel görüntülerim Köprü üzerinde inatlaşır gibi karşımda ihanetin , Kim düşmeli karanlığa? Hakli olmaktan ve iki kelimeye sığdırılmış aflardan muzdarip bedenim Adem den Havva dan gelme Asli mi kereme, Kerem mi Şirine Ferhat mı Aslı ya Asi astarı kalmadı ki bu isin Yüzümü dökünce önüne, Sırtını çevirip gizli saklı odalarda unuttun Şirin’i Aslı’yı Ben keremin kerimine Ferhat’ın kudretine hayran Sen delinen dağlara mezarı dikilecek olan Sessiz ama sedalı Siyah ve sarı Yağmurun kokusu çöllere yakamoz düşürdü Bu ilkbaharı son görüşüm Mevsim artik kıs... |
Son günlerde içinde bulunduğum ruh halinden olsa gerek fazlasıyla dokunan yerleri oldu bana şiirin.Şiirde vurgulanan kaybetmişlik hissi ve bunun getirdiği iç karmaşa bana hiç yabancı değil.
Seni okumayalı uzun zaman olmuştu İnci okumayı özlemişim ama bu sefer biraz ağır geldi sanki hissettirdiklerin.Kaleminin ve senin ne kadar samimi olduğunu bilenlerdenim.Baştan sona mana dolu şiirinden çok şey alıp ayrılıyorum sayfandan teşekkürler canım.