ELLERİMDE ETİNDEN PARÇALAR...
Bin kişilikli şu halimi kaç kurşunla vurmalı bilemedim
Layıkıyla yaşayamadın, sol yamacımda tutunamadın… Başı sonu kırmızıya bulanmış bir karartı içinde Nefesime engel gürültün, Veba salgını gibi tüm organlarıma dağılan…. Kötülük kaynarken cadı kazanında Kızgın kızılcık şerbetleriyle dağladın kapladığın tüm yolları… Hüzün çiçekleri türedi sağ kolumla sol bileğim arasında Turkuazdan laleli geçişler Tatsız tuzsuz kokusuz tenler gidip gelirken perili köşklerimde Büyülü tırnaklarımla kazıp bi mezar koyamadım seni içine!!! Akvaryum içinde ters dönen balık misali, Nefesinle savaşına tanık olmalıydım! Seni orada aniden acımadan acıtarak yakmalıydım! Basit bir cinayet yörüngesinde Sizofrenik hayaller peşinde kurgularıma inanmalıydım… Yıkılan yürek enkazlarında ceza nöbetleri geçirmeni izlemeyi arzuluyorum Bu benim olgunluk yaşım, çocuk aklım… Lime lime edilmiş derilerine Kan gölüne dönmüş yatağıma, yastığıma uzanıp senden kalanları uğurlamalıydım… Hayaller intikamla süslenirken Siren sesiyle ürken dikenlerimi toprağına salmalıydım… Kokuşmuş kemiklerinden heykeller yapıp hatıralar bırakmalı Hastalıklı düşünceler içinde uykuya dalmalı, uykuya kaçmalıyım… Korkuyorum kendimden! Kurgularımın gerçekleşme ihtimalinden! Uzak dur benden! Sahteliğimden… Satırlar arası her boşluğa gömdüm seni ben! Gururdan bi haber Aklıma mukayyet olamayan zavallı ben Neler neler… Mühürlenen hallerimle haline acıdım Göz çukurumda biriken son damla yaş cesedine düştü… Şimdi ebediyen cehennemdeyiz… |