Günü mü mahveden o araba”ya...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu sabah saat sekiz kırk beş civarı yağmur ile uyandım güne.
Her kes uyurken hemen dışarı fırladım. İnanılmaz güzel yağıyordu yağmur. Sokaklar bomboş ve yalnızca ben vardım. Ve bir kaç kıpırtı yalnızca. inanılmaz bir sevinçle düşen her damla ile oynaş tım,biraz telaşlı biraz hüzün içinde sulara karıştım. Tam da en güzel anımda, ara caddeden hızla gelen bir otomobil öylesi bir hızla geçmez mi yanımdan, boydan aşağı suya bulandım. Bir de az ileri de durup bilnçli olarak birde gülmesi yok muydu yüzüme. Hadi gel de sakin kal şimdi. İnsan iner bir özür diler en azından. Islanmış olarak dönmek isteyen ben İnadına Saatler ce daha dolaşıp sırılsıklam cadde suyuna bulanmış olarak geri döndüm. İçten içe kızmak yerine bu şiiri yazdım... Bu günün anısına çünkü uzun zamandır bu kadar öfkelendiğimi hatırlamıyorum... Adamı tanımıyorum ama,arabayı modelinden dolayı her yerde tanırım bundan sonra.... Sizler sevdiklerinizle en mutlu yağmurlarda ıslanın inş… bu günlükte böyle....(: bu sabah ilk kez rüyasız uyandım güne gördüm hatırlamıyorum belki mavi/sizim anlayacağın sevgili içim taştı taşacak bir nehir gibi ruhum sanki hiç yaşamıyor yine içine kabarmış deniz gibiyim aşk bile kesmiyor işte bir bardak çayı dar içtim inan sokağa fırladım sabahın en erkenin de botlarımı giymedim hem ayaklarım ıslansın diye huyumdan vazgeçmedim anlayacağın inadım hâlâ ay nı inat yine günün adı bir cumartesi hüznün ise Istanbul çılgın gibi oynaşıyorum yağmurla tam da en mutlu olduğum bir an da yanı başımdan geçen o araba var ya boydan aşağı ıslatmaz mı bir"güzelce" kafamı çevirdim ona bir dolu öfkeyle hem de adam baktı yüzüme birde güldü üstüne tek bir cümle olsun söyleyemedim yine bilirsin susarak öldürmeyi bildim hep ondan işte biraz sonbahar var kaldırımlarda biraz nikotin kokan bir rüzgâr gözlerimi kaçırıyorum yine ellerim eylüle zaten küs gözlerim hep ekim ya her yanım öyle güz işte eskimiş kaldırımlarda ağrılı bir sancı esiyor biraz aşk artığı biraz terkediliş tadı kaç "cenaze" gömülmüş diye düşünüyorum bu taşlar dibine içleniyorum işte haya ta yine şu köşe başındaki yalnız kedi mesela içinde sayısız atık olan çöp konteynırı şu ağaç gövdesi örneğin Romeo juliet yazılı niyeyse yabancı her şey işte düşmüşler bir tarihe adı talihsiz/lik diye ince bir tebessüm yüzümde dudak kıvırıyorum gelip geçene Aşk kayıttan düştü düşeli tarih yokki zaten bu tarihte anlayacağın bu gün yine aynı bildik ıstanbul(dun) aynı telaş hep aynı dün... Humeyracaekimonbeşlerdengüncumartesi.... |
tebrik ederim:)