git/meŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Her vazgeçişin derin bir içhesaplaşması ve bir mağlubiyeti vardır ama her vazgeçen kaybetmiş değildir!
Öğrendik ki Kazanmak için bazen çekip gitmek gerekir... avuç içlerimde gül beni yar özlüyor gamzelerim seni bilirsin hep sevdim parmaklarımla oynamayı küçük bir çocuk gibi avuçlarıma çizmeyi resmini ad haflerini sığdırmayı rakamlara hep sevdim ellerimi sana her uzanışta büyüyen bir dünya olmayı sevdim ellerimde seni seni topladım kırık gülüşlerimi bir gece vakti aklımı koparıp başımdan kapı arkası bekler valizin ön cebine koydum ismini sinip içime usuldan ellerimi boynumda taraklayıp sonra birden çıldırırcasına dönüp kendimden seni haykırdım g i t m e l i s i n diye sen gülüşlerim sarhoştu kırık dökük bir mutluluk ertesi sinesi yırtılmış bir aşk dudaklarımda ağlak söyleşti içime yine o veda sesi dağınık saçlarıma pencereden vuran bir son rüzgâr savurdu göz uçlarımdaki lodosa seni gittin mi sevgi/li kıskanırım günü geceyi ve ve... hava sen su sen zaman hep sen bende ol(may)an sen sende o(lmay)an ben çek ellerini artık üzerimden hayır geri dön... içimde yuvalanan söz demetimi anlamlı kılıp güne taşıyan çok değerli seçki kurulu ve dostlara şükranlarımı sunuyorum...saygı ve sevgimle.... |
Anlatım dili oldukça güçlü, içsel bir çalışma olmuş. Simonides’in söylediği “söz eylemin imgesidir” cümlesinin bir yansıması gibi; dizelerinde bu eyleme tanılık ediyoruz… İşte bu eyleme yönelik bir öz eleştri, bir iç sesleniş, duygusal bir tanı aşamasında yaşananların güzel bir aksini sergilemiş şair dizelerinde. İyi – kötü, acı – tatlı, güzel- çirkin vb. hadiselerin karşısında tutum takınmanın içtimai münasebetleri yumuşak ve sıcak tavırlar sergilerken; bir kararın incitici, kırıcı olmanın ifade ve üsluptaki serfinazarı muhatabın veyahut okurun iç dunyasında derin izler bırakıyor… İnsan, hissiyatını mücerred güzelliklere yönlendirerek ve okurda bir düşünce payesi bırakarak, kendi dünyasını sorgulama imkanı veriyor.Şiirdeki eda, endam, ahenk devamlı bir heyecan ve sürükleyicilik arz etsede; yinede şairin estetik kaygıdan uzak, daha çok alılmama üzerinde bir etki yarattığı ve alımlama estetiği oluşturduğu aşikar.
Beri yanda şiirin kendi üretim sürecinde okuyucu için vucuda gelme gözlenirken, diğer yanda tamamen şairin kendi duygularını kavrayan ve kendilik sürecini yaşayan bir anlatım dili var. Birbirinden beslenen didaktik bir etki yarattığı söylenebilir. Ayrıca genel bir pencereden bakarak toplumsal gerçekliğe parmak basan yönleride var.
Yinede herhangi bir önermenin peşinde olmayıp, kendi öznelliğinde, kendi özgüllüğünde sürece kendini katarak bir dışa vurum gerçekleştirmiş. …Şairin kendini bulması, düşten uyanması ve sonunda aşktan kaçındığını söyleyebiliriz. Duygusal olarak yüreğinin götürdüğü yere gitmek isteyen, fakat mantıksal ve eylemsel olarak bir kaçışı seçtiği o duygusal süreçleri güzel ifade ettiğini söyleyebiliriz. Aşık ile maşuk arasında bir cezbe var ama meyli olmasına rağmen bir adım ötesine muhabbete taşıyamamış… İfrat ve tefriti bir gözden geçirme yapmış. İşte bu gözden geçirme aşkı bağlamından doğallığından koparıp aşkı pazara düşürmüş. Şairin bu gözden geçirme sürecine girdiğinde aşkı kaybediyor ve mantık duyguya egemen oluyor diğer bir deyişle akıl duyguya hükmediyor…
Şehirler değişir, yollar değişir ama aşka düşmüş bir yürek değişmez. Bu minmalde git/me arasında kalan şairin sığınak aradığı aşikar… Sığınağı olarak kalemı kağıdı görmüş, kelimelere sığınmış… Gidişlerinin en temeli aşkta bir son, bır resmiyet, bir onaylanma süreci beklemiş belikli mantık tarafına ait bekleyişler içinde olmuş. Eylemlerinin tümünden vazgeçmiş görünüyor. Aşkta kazanma veya kayetme dürtüsüyle hareket ederek gittiğinde kazandığını vurgulamış ki, yine bu eylemler kapıtal bir düşüncenin payesi olup safıyane bir aşka karşılık düşmüyor…
Pir Mevlana Hz. Sormuşlar Aşk nedir diye; “Ben olda gör demiş”… Eskilerin deyimiyle, sevgilin ardından ağlamak zevk verirmiş aşığa, keşke bir kez daha öpseydin avuçlarımdan gitmeseydin... Satırlarda ne kadar başarılı anlatsak ta aşkı; üstat Abdurahim KARAKOÇ’un söylediği gibi aşk kâğıda yazılmıyor…
Emeğine sağlık, yeni kelimelerde buluşmak dileğiyle…