yokluğuna veda
yokluğun kapımı çaldı
içeri davet ettim önce,havadan sudan konuştuk bulunca adet yerini sustuk. ne çok biriktirmişiz meğer ne çok sustuk küskünlüklerimizi içimize kustuk. yokluğun izin istedi kalkmak için yeterince sustuk,dedi. kapının yerini biliyorsun,dedim. hayır,bu ilk gelişimdi,dedi. yolu gösterdim isteksizce çıkacakken; evin karanlıkmış,dedi. yüzünü pek iyi seçemedim acaba değiştin mi? ürkekçe gülümsedi sahte birşeyler vardı dudağının ucunda saklamaya çalıştığı bir hüzün belki belki,yalan vaatlerin tedirginliği. hiç bilemeyeceksin,dedim benim bilmek istemediğim gibi kapıyı ben çekerim,dedi. uzatırken soğuk ellerini. son kez,dedi alev alev yanan gözleri son bir kez tut beni,hadi! (tutarsam,bir daha bırakamam ki!) dedim,git hadi. zaten,hiç gelmemeliydim,dedi ve gitti. |
olsun ama
hala az önce yazılmış gibi
mürekkebi kurumamış duyguların
bin bereket gönlünüze