kendim için istiyorum sanma hem yalvarmam ben! hele sarhoşken! kör kötürüm sebepleri var ardında ondan dönmeli! hafif/ten gönye kaçkını! ama meşrepten yana hayli ağır anlamazsın sen!
o da değil hayır! onun kendine hayrı var mı bir baksana otuzaltı beden diyorum! otuz altı... bu çirkin yahu! bu benden de tuz altı!
hiç mi buğday görmedin be adam! ten dedim ben tanımadın mı yoksa! Toprak’ım ben öyle ya teneke suratlı ne bileceksin ki o zaman tanemi ararım ben!
__ git başımdan sarhoş herif, ötede zıkkımlan!
23’oo gibi
yine ayaz yedin allı turna frapan yazarsın bugün kesin şimdi çık kaldırımlara tepin en puşt vaktidir şehrin, en serin karışan da olmaz zaten önüne geçen kimse de dur gitme diyecek kimsen! tamam, tamam sustum! al! tüm şehir her şeyiyle senin!
ha, o anadan üryan bandıralı naçar sayhalarını da sok o beylik sıfatına kendine söven afrodizyak gürültülerinle düğümle söndürür gibi görünse de daha da körüklüyor ateşini hal bu ki hah, şöyle dik gardını poyraza da bir güzel haykırsın kulağının küfüne küfüne rüzgâr
aptal olma beyim! sen zaten herşeyini kaybettin!..
bak bekçi bozuntusu! seni de tane eder bu kuşlara yem ederim!
01’30 civarı
tükenmiştir şişe, tüketmiştir iyice tütün ve herşey senindir ondan gayri rotatif hayallerle seyrek düşerken papatyalara sokulur iki muktedir parya daha mikrofona! ve düşer, parçalı bulutlu düşlerden düşenler bütün bütün!
__ bu son şiirimin sondan önceki en son parantezinin... yok! yok bunu daha önce dedimdi... __dur haylidir sövmedim gazoz ağacına!.. olmadı bu biraz daha kafiyeli olmalı... . . . . . ---- hah bu iyi...
dedim ya ben toprağım sen bir tanesi/n sokuldukça içime artıyorsun, çoğalıyor benim bir suçum yok neden anlamıyorsun sen bana Rahmetin hediyesi değil, borcusun!
sabaha doğru yavaşlar fırtına güç bela ve sâbâ makamına yol alır imgeler sokulur fincanın doğu yamacına azabın üç vakti... asıl bela güçtür! bu ise ayılıyorsundur!
04’00
çarmıhın dönme dolap halidir, bu vakit ki; başın, hâlâ fena ağrıyordur fena arıyor!
onca yorgunluk görev gibidir, ibadet çok muhtemel yine anlamıyorsundur! ve yine yoksundur! ve yine anlamı yoktur! ve kahretsindir yine ki; sen, dayanılmadığınca elzem bir yorgunluksundur!
hayat için; ’geç kalınmış hiç bir şey yoktur denir geç kalmışlıktan başka!’
sonra düşersin kamikaze işte ve yerin hazırdır her zamanki gibi yanıdibimde!
saltanat çekmiş olsa da beyazı mütarekeye oturmuş olsa da yürek tebarekeye!
( ve gerçekten hâlâ bilemem de anlayamam da nasıl, nereden çıkarsın da kurulursun o son repliğe)
dirilir mi yeniden bu ahraz benlik sığar mı yine tüm zamanlar iğne deliğine çoğalır mı bir taneden üreyen başaklar gibi ve sarılır mı sımsıkı yeniden, Toprak Birtanesine!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şişedeki Sen şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şişedeki Sen şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
hayatın içinden yürek çığlıkları iyi şiir iyi gözlemden geçer ya gidip mekanı tavaf edeceksin ya da bir dolu kitap bizlerde kan emiciyiz beslendiğimiz kaynaklar var ve o kaynaklar hep açık tutulmalı yürek ikliminde,sevgilerimle...