Eylül Kahramanı
kaldırımlara yaslanıyordum aslında yürümüyordum
göğsümde karabasanlı en ince ayrıntısı bakış anımızın eylül kahramanıydım kaldırımların vefasında ayrık benliğimi hafif rüzgarlara verirken yaşamın bilinci tekleşmek istiyorum çatırdayan kirlenmişliğinde zamanın nerde nasıl olursa olsun bir bütün halinde sadece seni sevmek... şimdi o karanlığın ve mum alevinin konuştuğu duvarlara bakıp bakıp ağladığım gecelere inat irademe sapladığın bıçağın sızısıyla huzurundayım beni unutmaya başladığın sonsuzluğun atar damarında hiç görmediğim bir kente gitmeyi özlemek kadar aşığım bakışlarında toplaşan saçlarının serin güzüne ve bilmesen de olurdu yağmurla şakalaşırcasına yanağını öpmek istediğimi... sarıya akan bir yalnızlıkta üşüdüğüm ergenlikti ölüm ömürse eylül bekleyişlerine taze acılar taşıyan olgun bir meyve yok olan en sevdiğim sokakları aramak anı telaşlanması bu ter bu çaba...sonrası kendini tekrara mahkum çocuksu tutku yanığı eylül kahramanıydım son göçlerin ağırlığına bakmadan kaldırımları omuzlayan bir müzmin sığınmacı geçmiş an kırıntılarıyla darmadağın bir ilk ve son hüzün ve tedirgin bakışlarından kaçmaya uğraştığım bu ağaçsız yolda gidişimle gülüşlerini sonsuzlaştıracağımı bil... kağan işçen |