Ağıtlarını Gömerken Toprağa..“eylül’dü sükuta davet etti evren işaret parmağımızla susturduk yağmuru ve kurşun gözlerimizle nişan aldık sonbaharın kalbine” ah (balıkta olabilseydik keşke) denize gömerdik acılarımızı.. mütemadiyen razıydık uçamamaya ezber bozan güvercinler gibi emeklemeden yürüttüler ecir kuyusuna korkmadık ölümden uzandık yanına asılırken memesine zamanın kim hatırlar şimdi sütün ilk tadını? ya da hangi ş(a)iire yüklü vebaldir boynu kesilen taze bir aşk ve kim tutar karanlıkta ağlayan bulutun ellerini heybetlisin akdeniz beyaz da yakışıyor sana lakin şimdi karatma zamanı güneşe kirvelik yapan yalancı yıldızlar yummalı kirpiklerini artık belki gözlerimizin tel örgüsünden bir mülteci geçer belki loş bir kadehten alacakaranlık bir sevda uyanır henüz yazılmamış bir sabah masalına kim b i l e b l i r ki / ağıtlarını gömerken toprağa kaç kere tarumar edilir henüz öpülmemiş gecelerin eflatun çiğdemi..? ... o halde susun ... Çiğdem Parlayüksel |