Kentinden Kendime..
Bir garip dervişin kaybettiği ulema tavırım şu sıralar.
Takınacağım kelâmlar, Sığınacağım cümleler, Asılı duracağım imlâlar... Bütün lisanlar üstüme çöktü, bütün kurallar bir bir devrildi. Yanmakla meşgulüm, meşgalim harlanmak. Zamansız yıkımlar güvenimi söndürdü, Güven dağım kutup kesildi. Kendime milât kesildim, bir öncem kaldı, bir de sonram; Ki her sonramın sonuna iliştireceğim üç yitik noktam.. Güvercin bileğine sığınmış bir mektubum vardı, Bir de ellerine sığınan gayr-i ihtiyari ellerim. Bir sıcak tebessüm beslerdim buralardan oralara, Bir de iki dudağından bana yolcu yamalı sözcüklerini. Yürekten hasarlı bir ana, ana dilde bir türküyüm Mevlâna’nın bir Şems kaybettiği Şam sokağı, Yol olan ben üzerinde bir yolcuyum.. Seni geçmişe yolcu eden yazgıya isyan etmem bilirsin; Ama seni zaman devasına bir tutam elvedayla emanet ederim. Umuduma nahoş da gelse bendime bir daha seni hediye etmem bilirim; Ama sen ile başlayan her anıma tebessüm ederim. Zamanın astığı her mahküm dakikayı özlemime şahit ederim, Sonra her özlemi zamana darağacı eder, ezer geçerim. Süngülü bir sevda beslerim, Şakaklarıma odaklı, şakaklarıma susamış bir sevda. Yitik bir tarih, mistik bir ezgiydi geçmiş; Sende kalmaya gelmiştim, sen bir başkasında ikâmet ediyordun. Beni bana geri vermek istedim, bu kez de ben beni bulamıyordum. Z/amansızdı, zaman ayarlıydı özlemin, İnfilak ederdi ansızın, can pazarı yaşatırdı içimde. Bir sen kaldın içimde, bulanıklaşan, Bir de gidişine savurduğum arsız cümlelerim. Bir sen yitip gittin buralardan, Bir de sonraki sevdaya meyilli yalanların.. Durup sövmek isterdim ayrılığa, ’Nerden peyda ettin bu art niyeti bilmem. İnce belli bardağa bile aynı yaklaşıyorsun!’ diye. Olmadı, Kurudu isyanlarım, kaderine kuraklık yazılı bir kenti andırırcasına.. Ve sen sevgili, bilmelisin. Firarperest bir aşkla vardım sana, Kimliği belirsiz bir mülteciydim kendimden kentine göçerken. Bilmelisin, Yaşanmışlarım arasına itina ile dizdiğim sabır taşlarımda senin de bir payın var. Bilmelisin işte, yağan yağmurlarda senin de parmağın var. Göz göze gelelim, orada buluşalım. Biz sarılamayız belki ama göz kapaklarım yaşlarına sarılır, bir yaş/ıma da orada girerim.. |