Dilim Öldüğünce
Özgür kuklaların olduğu gaipten eller diyarı burası.
Yağmur damlalarının yükseklik korkusunun olduğu; Yükselen dumanın zeminde hatıralar bıraktığı, Kimi an bir tende/ Kimi gece onlarca yürekte/ Ölünün kol gezdiği, ölümün bezdiği güzergâhtır burası; Can alıcı konuların itinayla işlendiği yer/ Tahsilini bitirmiş yokluğun yeri/ ’Giderek çirkinleşiyordu yer küre.’ dedim içten, ’Giderek dönüyor yer, küle.’ takipli mırıldanışıyla. Van’daydım, Vanlı’ydım. Tabirin şakaklarından öpercesine/ Sokağın taVANına kadar Vanlı’ydım. Hasılat rekoru kırıyordu yalnızlık, Gözler kapandığı her an. Bilinmez, tanınmaz kimsesiz korku; Hiç sayılamaz çoğunlukta, hiçleşmiş azınlığıyla. ’İlahi adalet!’ bağırtılarınaydı sorgular, Sahip olduğunuz o el vicdan eli mi yardım eli mi? Bir bak... Ziyanı yoktu, bilinirdi zirâ Grup çalışmalarına önem veren bir ülke oluşumuz. Amaç önemsiz, galeyan önemli; Tetikleyecek bir kişi yeterli, Sahip olduğu beyin miktarı önemsizdi, bilinirdi. Biz yâr, afet ateşti; Ki ateş, düştüğü yâri yaktı. Cana susayan ölüm vardı, Rabb’a hamd-ü senalar. İsyan yoktu, isyan ateşi vardı. Yâr/a vardı, yâr/atık binlerce sebep... Kelimesinden öpülesice bir dize izaha yetiyordu; ’Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.’ [Dilimöldüğünce-hüseyinhakan] |