Nüktedan Senfoni.
Oysa B,
Oysa sensizlik kabir azabı gibiydi, sıkışıp kalırdım iki arada bir derede. Bilincim ile bilinçaltım husumet içerisindeydiler; her gördüğüm meleği sana benzetirdim. Bütün benzetmeler seni kıskanır, bütün edebi güzellikler seni özenirdi. Fatih bile İstanbul’u kuşatırken seni kuşanmıştı beline! İşte böyleydi sevmek. Ve dahası… B, Adına caddeler süslenip taklar kurulanım. Saçları omzuna paralel uzanan, Her baktığımda içime binlerce hissin göç ettiği sebebim… Oysa B, oysa bir kitaptan alıntı gibisin; En orta yerine dek soluksuz okunan, Bırakılmak istendiğinde kalp gibi, el gibi, göz gibi Bırakılması imkânsız bir kitabın can alıcı cümlesisin. Seni öylesine sakınırım ki, bir sonraki sayfayı okumak için bile kapıyı tıklatırım. İncinme B, gün sonunda yapılan enfes bir masaj gibi gezinirim kalbinde. Gözlerini seyre dalıp Colombia kahvemi yudumlarım. Bilirsin, Müzik ruhun gıdasıdır. Ağzıma bir lokma almadan asırlarca yaşarım, ruhumda barındığın müddetçe. B, cümlelerimin kevaşesine mana, iki kelime arası boşluğa ayraçsın. Şifam için çare, reçetemin yan etkisiz tek ilacısın. Yarışır gibi yazdığıma bakma, Sindire sindire yazıyorum seni kâğıda. Kıskana kıskana, harflerini kelimelere emanet ede ede yazıyorum. Alfabemi adının baş harfiyle başlatır, 4 işlemi yalnız senden bilirim. Bütün b/ilimler senden geçer B. Bir sigara molası vermeli, Ruha sen, dışa duman gerek. B özne, B yüklemdir. ‘Sen’ ve ‘sevmek’ gibi. Ben ise bağlaç, Birleşiversek ha? ‘Seni seviyorum’ dercesine.. |
tebrikler