Ayrılıklara Dair...Sığındığın limanda kaçak bir yapı var deyip, yıkmaya geldiler bir sabah. Kuşların gölgesinde yetim kaldı tüm sevdiğin canlar: ...kediler, köpekler, karıncalar ... ve ’...Şimdi gökyüzünde çığlık çığlığa, o mutlu mesut martılar...’ Aynı masalı kaç defa gördü şu gökyüzü kaç defa aynı besteyi çalıverdi yerküre incinen gönüllere merhem sürebildi mi olabildi mi geçen zamanlar en büyük çare -’...sevmek hala aynı otobüs durağında beklerken, yorulsa dahi, bekliyordu ya...’ Kapanmadı yaraların hiçbiri nemli gözlere sebep olmuş eski evlerin damlarında kiremitler farelerin koşuştuğu güzel günler tatmin olunmamış taptaze ümitler Hiçbir illegal talep kabul görmemişti ölümler Yalanları sevdi yaşamak her defasında Bir söz daha verildi köprü altı yorgunluğundan: -’Küçüğüm, (.)şimdi bir başka (.)şimdi daha bir başka (.)gözlerimden düşen yaşlar mı (.)asla!’ -’...bir ilkokul bahçesinde ayrı annelerin temennisi gibiydi okumak, gözlerden...’ Aldatılmış sözleri emiverdi dudaklar gönül o yarayı öperken usulca bayramlıklarını giymiş çocukların coşkusuyla silindi aynı güzelliğe dokunmuş hatıralar Bir de aynı destan an be an düşerken ellerinden zaman kırık ilgeçlere sahip çıktı şiirler ’...çok uzaklarda...’ dercesine -’...yüzünü saklasa da hüzün, mevsim sonbahardarda sarılıverip tülüne...’ Bir şehir daha yitirip elleriyle her kıtada gözler aynı yağmurla yağıverdi tahmin edilmesi güç gülücükler sonrası vazgeçti sessizce o tatlı gülüşler sonra aynı piyes sürüldü kader sayfasına aynı keder ellerine değiverdi ’...çok uzaklarda...’ teker teker salınıverdi aşka ait güvercinler uzayda bir boşluk açıldı tutulmalara dair saat on iki oldu mu her defasında aynı meridyende dağılıverdi umutlar duvarlar ardınca eli kolu bağlanmış ’...uzaklar...’ alıverip koynuna besleyiverdi ’...vesselam...’ deyip aynı yalanda geçti zaman aynı özeti sürmanşetlerde tüketip insanlar aynı şarkıyı trakyalı hüznüyle silip meriç’den aynı yaşları yeniden ölümüne döküp uzunca küstü çiçekler aşk’a -’...boğazında yutkunamazken şair döküverdiği mısralar gibi sevgisine ait masumluğu...’ yeni köyler kuruldu büyük şehirlerde postacılar artık daha az yürümeye başladı şehrin merkezlerinden sönmedi cıvıl cıvıl ışıklar rengarenkti tüm saat gecelerde gezmeler yorgun bir kemancının bileği kadar kıvrandı ’...bir kadın, bir erkeğin ruhunda ki uçurumlara...’ korlar daha hızlı yağarken yalnızlık şarkılarında ’...gün, her gece, gündüz olmaya ant içerken bir daha...’ iklimlerinde ’...uzaklarda...’ bir niyet oldu sonbahar -’...ayrılık gelip çattı mı, ağlamak bile yasak olmalı...’ deyip,
).( |
Güzeldi
unutulanlar için/utandıracak duyarlılıkta.
Sevgiler