ADİSYONDA SENSİZLİĞİM YAZAR
gece, iflah olmaz mızrak sancısı, saplanmadan önce yüreğime
bu akşamda dün akşamdan kalma, bir masa bulurum kendime ölü sessizliği gibi içimde saklı, bütün hikayeleri alarak yanıma otururum her zamanki gibi, manzarası en yoksul cam kenarına karanlık basmadan önce… (…karanlık basmadan önce, daima hayalinle sevişiyor olurum, kırılmamış ışıklarında) geri dönülmez kararlar almışım, seni asla özlemeyeceğim diye aklımın ucunda bile değilsin artık, bunu sen de görüyorsun işte ama gene bir ara dalmışım, uzanıyorum yanındaki aralık cama kıskanmak filan değil inan ki, sadece rüzgar dokunmasın sırtına öyle manalı gülümseme… (…öyle manalı gülümseme, dudaklarının son izi aşk gibi, canlanıverir dudaklarımda) bundan sonrası mevsimin normali, duygular kış uykusuna yatar içimin suç aletleri kendi işkenceleriyle, kendi hikayelerini yakar şimdi bütün sesler sığınmacıdır sanki, görüntülerin hepsi kaçak ama eski gramofonda kalbi kırık taş plak, halâ döner ağır-aksak ilk kadehim onun için kalkar… (…ilk kadehim onun için kalkar, söylediği her şarkıya, acılı krizlerle kulağımı kapatarak) ve bu gecenin de sonu gelir, elimde boşalmış masanın adisyon fişi ama hep olduğu gibi, gene yazılmamıştır yiyip-içtiklerimizin hiçbiri o an buz keserim, bir kurşun sıkılır, kendime sıkarım yüreğim patlar ıssız ve uzak bahçelere benim kanatlarımla, havalanırken son kuşlar onlara kaldırırım son kadehimi… (…onlara kaldırırım son kadehimi, sonrası içi açılmaz bir küfür ki, şarkı susar, dağlar kaçar) Cevat Çeştepe Eski gramofonda kalbi kırık o taş plak Sarhoş gibi yalpalayarak hala döner ağır aksak Malatyalı Fahri Kayahan sesi ile: “ayrılık ateşten bir ok” Garson yaklaşıp sorar usulünce: Var mı gelecek başka kimse. Usulüne değil ama yüreğe uygun cevaplanır: Hayır, gelecek hiç kimse yok. |
sevgi ve saygımla