Sözde İnsandılar
denize düş, kutup yıldızı
su ısındı buralarda ya da getir doğum günü çocuğunu bir oluk aksın içime manik-depresif anlarımda sokulduğum göğüsten tutsun ve mıhlandığım ağustosun tuzlu dudaklarından koparsın hançeriyle şiir kokan perçemimi çokça zaman oldu sihir gücü alındı parmaklarımın monologlarıma hapsettim buhranlı anlarımı yankıları kayboldu mağara adamlarının sesim artık acemi bekçi düdüğü kadınlara kazılan küçük mezarlarda iş bırakıyorum şimdi fes ediyorum yaşamın silsileli varsayımlarını içimde bunca yılın yalnızlık ilenci ve doğrulttuğum esmer namlu açık kahverengi bir bakışı delik deşik etse de yontulandı beş duyum hoş karşılanmadı illegal hallerim ihanet kimin yakasında ise kırmızı karanfil taksın artık çok sıkıldım ve o uzun boylu sancılar uzak dursun dul gecelerimden zamansız vurmasınlar kürek kemiğimi yok yok oynamıyorum ben küsüyorum evcilik doktoruma hani hiç durmayacaktı kalbimdeki zemberek hani o baba/ben anne idim sonsuza dek? ya şimdi sümüklü bir cadıya bırakıyorum pabucumu dekolte yalnızlığıma gömülüyorum adeta ateş saçan bir tanrıça gibi çığır açıp kendime öl diye fılsıldasalarda periyodik zamanlarda /çöksede huzur eksenimin tavanı ölmeyeceğim inatla ölmeyeceğim inatla Çiğdem Parlayüksel |
ÇÖKER ÜSTÜMÜZE SUSKUN GECELER,
SUSAR
KELEPÇELENİR GÜNEŞ DAĞLAR ARDINA,
HER DOĞUŞ ÖLÜME SEBEP,
HER ÖLÜM DOĞUŞA MÜJDE,
YER-GÖK UFUK ÇİZGİSİNDE BİR,
AYNI ÇİZGİDE SONUMUZ
FARKLI ÇİZGİLERDE YAŞAMIN İNADINA.
SUSAR DİLLERİMİZ SUSAMIŞLIKTAN,
KUMDAN KALELERİMİZ DALGAYA GEBE,
ÇOCUK YÜREĞİMİZ ACIYA MAHPUS...
GELMEZ MEÇHUL YOLCUYA BEKÇİ
BEBEKLERİNDE UMUTLARI YAKILAN GÖZLERİMİZ.
ınadına yaşamak, olmemek her şeye dırenmek. dırenç şairine sevgıler