Çocuksu Rüzgârların Avcumda Uyuyor
bir dünü daha bitirmiş kimsesizliğimle uyandım
sevdanın balkonuna çıktım bekledim gözlerime ah bir takılsan bir aşk, kehanetini sayıklar şimdi, elimle yüreğimi gösteriyorum susalım dediğin gün çat diye bir ses geldi kalbimden hatırlamak için uzaklaşmak gerekli demişti içim yeterince uzaklaştım onca bozgunla başa çıkıp hâlâ ayakta olduğuma göre! şimdi, bir sevenim olsa çiçeğini senin için taşıyorum susalım dediğin gün içini gördüm senin firari bir cinnete hazır ruhun yalınayak boş koridorların var bensiz seni izledim usul kımıltısız nefesim sessiz değemediği için yüzüne gözlerim iki çakıl taşı gölgene eşlik etmek için sabırsız ya yüreğim? deli yüreğim! şimdi, yüreğimi üzerine döküyorum susalım dediğin gün dokunulmaya hasret sözlerimi tüm bayırlarına yaydım, bekliyorum seni öpememek en dik tepelerin adı o tepelerde en hüzzam şarkılar oturur biraz şarkı söyleyelim mi? Eşlik et gözyaşlarıma şimdi, yine susuyorum susalım dediğin gün rüzgâr yoruldu, o bile sesinden irkildi ellerimle kucakladım sen diye şimdi, çocuksu tüm rüzgârların avucumda uyuyor |
Bizlerde o soluk alıp veriş karşısında huşu duyuyor ve dahi vecde geliyoruz
Üstelik bu hazzı duymanın hiç bir maddi karşılığı da yok
Sanırım sanat en çokta bundan dolayı ulvi, hatta sırf bu yüzden yüce.