Mavi Yüzünden..Sen yoktun Hüznün kıvranırdı benliğimde Tenimde değişirdi iklimin Yanardım göçebe ateşlerinde Kahır yüklü kafileler geçerdi Sesinde sedasını saklayan Ölü karanlık izbelerden Sonra Bir baykuş oyardı gecenin gözlerini Saçlarıma sızarken kanı Yüzün geçerdi yüzümden Kanardı gözyaşım Mor zambaklar canına kıyardı Taptığım mavi yüzünden.. Sen yoktun Betondaki volta iniltisiyle Duvarların dibinde yattım cezanı Göğsüme çekildi bütün sürgüler Alnımda yürüyor parmak(lık)larının izi Ey sürgünümün üstüne eğilen gece Gözlerim üşüyor nasıl kapatsam Ya çiğnetirlerse düşlerimizi.. Sen yoktun Kaç devir devrildi üstüme Kurşunlara döktükçe yüreğini Kaç mayın patladı beynimde Kaç kez astım kendimi Yokluğunu sallandıran Mardin kalesinde A canım Devran dediğin nedir ki Döner durur yerinde Ne anlar Bir canın maviye adanmışlığını Zaman serkeş körlüğünde Ne anlar kutsanan aşkın Tamara çilesiyle tutulur yası.. Sen yoktun Asi firari gülümsemen Laser’in yanağında yaylım ateşi Yansın dudağım yansın Söyle Nerede bıraktın yüreğini Hezil’emi saldın Botan’damı Gabar’amı sakladın Söyle kavgamın tarihçesi.. Sen yoktun Kelebekler intihar etmiyor artık İdamın pimini müebbet çekti Müebbetse on sekizin tavafında Hâlâ Parça tesirli olsa da devran Üzülme Umudumu(zu)n sabrı Eyüp’ten kalma.. |
iyi şir kutlarım sayın yücedağ