Üstüne Sıçrayacak Hüznümle
Üstüne Sıçrayacak Hüznümle
saçlarım ağardıkça değişiyor gündüzlerin şaşkınlığı kaldırımlar zakkumların harcında uysal sarsak serüvensiz ve ancak arzulu çocuklar anlar derdimin saflığını sorgusuz kalbim gereksiz yanıtlar yorgunu balkonunda loş yokluğunun soluyorum güncelleşerek caddelerde tumturaklı şapşal tek düze ve pısırık intiharlar yakışmaz başımdaki belayla göz rengimin daldan dala anlamsızlaşan mağlubiyetine... bağdaş kurmuş ayrılıklar bekleyedursun kollarımın inceliğini tenime sırıtkan iklimleri aştığım anlarla yanıyorum kendi benliğimde içimde biriktirdiğim estetiğin toplamıydı yüzün ilahi bozyapımın boşluğunu dolduran yekpare biricik tek parça ey donuk bakışlarımın soyu tükenmiş kanatları vefasız kuğusu kav huylu parmaklarımda şimşeği evrene seyirlik yağmurlarımızın soğukluğuna göller demlediğim gözlerimin canına okuyorum... buğulu dönemleri de eskitince yaz heveslerinin sonunda pastel tebessümlerin kenarına iliştirdiğimiz coşkuyla küstahlaşacak acı sandığımız son salı rüyalarımızın her güne yazılmamış yeni şiirlerle başlayacak mutsuzluk ve titreyen bu defa sabah kokusundaki beklentisizlik iğreti umutlardan geriye kalan kirli çarşaflara sinmiş unutulmayı haberleyen kendine bile yaban hayırsız kum beji sokak kenarı tozlu yalnızlığımız olacak... kalp çıkınımda kuru dalları bir zamanlar kahkahalı ormanlarımızın ödünç umutlarla gitmiyorsa bir ömür ve ayaklarını sürüyorsa düşünce mayın tarlasına bakan bir uçurumda tutunduğum son ateşimle üşüyorum bil kipsiz bir dil yarattım bu düşüşüme uykusuz siyah bilinci kumral hüzzamlı kaşlarının tedirginliğiyle çekilecek esrik tetiğin tam karşısında dağlayacağım sesimin cinnetini sığırcıkları kaçışacak çocukluğumun üstüne sıçrayacak hüznümle harmanlanacak bütün bir ömrün...ölmeyeceksin... Kağan İşçen |