TEMMUZ ŞARKISI
Şiirin bir başka şiirden aldığı
O temmuz sıcağı öpücükleri düşünürüm, Yazmışlardı bir zamanlar Kan ter içinde sevişmeleri, Döşekten ibaret yatağı Yıllar öncesi kanlı ranzaları. Bir nedeni vardı belki Tüm bu bestelenen şiirlerin, Yiten bir ülkede, Üstelik dünya Ölüm döşeğindeyken. ( Biraz düşüne biliriz, Üstüne parmak izi ilişmiş mektupları, Tutsak ipe gönderilecek, O hasret çekmişti gün ışığın da, Ve meydan kalabalığında, Öpmüştü sevdiği kadını alnından. Ben döşeği şarap kokan adam, Kan ter içinde karanlığa meze olan, Ve tenini karabasana pazarlayan Son şiirinde temmuza kucak açan.) Sövdünüz belki de Kirli şarkı sözlerine. Şimdi sahibi şiirin, Yarım kalmış hasretini, Göç ebe mezardan gönderdi bize. Yol üstü savaştı sahici tanrılarla, Salgın bir hastalığa kafa tutarak Umutlar,aşklar,hasretler ve türküler Ve kavrulurken kendi ateşinde Ve bizi selamlarken bir temmuz gecesinde, Su,rüzgar,yıldızlar ve kentsiz kuşlar, Geldiği mezarın vahşetini sundu gözlerimize. Düşünün bir kez Gerçekten kavuştular Kırarak zincirini kahramanlar, Bize ezberletilen şarkıların, Bir coşku gecesinde, Sevişmelerine baktılar, Gelip yeni baştan yarattılar yüreklerimizi. Aşk denilen serüvenin, Gerçek sahiplerini görmemiştik belki, Kaldırıp ayağa cesareti Gösterdiler sevdiklerimizi, Ve bizler hiç bir şey konuşmadan, Ak göksüne başımızı koyuyoruz kadınımızın, Ölmüş şairlerin şiirlerini, Kulaklarımıza sunarken rüzgar Onlar temmuz akşamına kafa tuttular, Ve yarım kalmış umutları gördüler! Temmuza,kadınımıza ve aşka Susarak uzun uzun hasretle baktılar.. Bakanlar yazdıkları şarkılara Gülümseyerek yol aldılar.. |
Kulaklarımıza sunarken rüzgar
Onlar temmuz akşamına kafa tuttular,
Ve yarım kalmış umutları gördüler!"
yangı bırakan şiir ki üzerine söz düşmez
yüreğinle varolasın hep...