Pirâye ... (Pirâye'den Nâzım'a)...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Selamsız ve Sabah’sız,
Onsuz Gün aymayan, Gün aydın olmayan Nazım’a..
Toz pembe pastel boyalarım,
Kendi dünyamı kendim boyuyordum… Puslu , gri , soluksuz bu havada, Kendim boğuluyordum… Güneş’in oğlu, Ruhuma yoldaş, yanıma eş, Artık kokmuyor Yasemin çiçekleri, Mektupların… Önce kendini mi kaybettin de, Piraye’n yok oldu? Beni hayatta tutan sözlerindi, Birer birer yok oldu. Düşlerim beynimde kilitli kalmış kafesteyken, Hadi götür beni. Götür ki diyarına, inanayım yeniden. Hayatımdan daha güzel bir hayat olduğuna. Bahanem olsun yaşamak için, Götür beni buralardan.. Hastalıkların ve ölümlerin uğramadığı bir kente, Yalnız Güneş’in olduğu, Hayallerin aş olduğu, Ruhuma eş olduğun …………………Bir kente……………….. Bir tek şiirlerin iyi gelir bana Nâzım… Göz kapaklarım milyon yıl kadar ağır, Hiç kapanmamış gibi Ve kirpiklerim… Seni gölgesinde serinletecek kadar, Serin… Sözlerin Düş/tü; Gözlerin Düş/tü, Ellerin tutuştu gecede… Ben Düş/tüm.. Düş kadar yakın, Düş kadar uzak; Dokunulmazdım… Sen dokunana kadar Sensizliğin şiddeti boyuyordu kan kırmızıya, Tüm davaları… Vücudum yokluğunun şiddetiyle sarsılıyor, Hep yağmur yapıyor… Biliyorum sözlerim ağır, Çok uzaklardan geliyor… Milyon kere milyon tuzaklardan kaçan kelimelerim Şimdi sensizliğin kaçak gölgesinde sürünüyor… Yokluğundan beri ; Eylem yeri yüreğim. Tüm eylemlerim Sensizliğe… Zaman geçiyor mu anlamıyorum. Akrebin zehrine mi karıştın ? Nerdesin Nazım…. Yüreğinin kuytularında kaç ceylan gömdün söyle! Ne kavgalar ettin? Ne savaşlar? Hepsi Piraye için miydi? Peki ya mahpustaki Sen miydin? Yoksa Ben mi? Uzağında olduktan sonra, Ne farkı vardı buranın hapisten…. Mavi’liklere gitme dedim de, Gözlerimde mi yok ol dedim? Düş mü dedim? Nevin Akbulut Dört-Temmuz-İkiBinOnBir*15:00 |
şiirlerin çok olsun sevgili nevin.