GELİŞİN DE HAYALE DAİR
(eğer bir gün, yakında geliyorum ve istediğin ne varsa benden
vakit geçirmeden şimdi söyle bana, dersen) gelirken bütün aydınlıkları al yanına da öyle gel, bir ateş böceğinin müjdesi gibi aç kapımı, kimseler duymasın ve süzülerek gir içeri, karanlıkların hepsi sensizliğimde kalsın sakın umursama, ya kıskanır da kapatırsa diye güneş gözlerini gecenin yıldızı sorarsa sana olan-biteni, sen o zaman anlatırsın. ve dilerim susmazsın. ... (bir çocuğun minik saksısına elleriyle diktiği çiçeği büyütmesi ya da bir başka şeydir, kendini kandırması gibi) inanılmaz fotoğraflarını giy üstüne de öyle gel, çöl sıcağından derin koksun ama hepsinde biraz yağmur olsun alt köşede bir ağaç ki, su diye ağlayan köklerini, suluyor olsun hani en çok sevdiğimiz var ya, sakalımı saçınla seviştirdiğimiz gelince başın hiç kıpırdamadan sessiz, omzumda öylece dursun öylece, ne olursun. ... (kulak bazen duymayacağı seslerin adresini sorar ya gözlere hiçbir rüzgarın esmediği, günün en ölü saatlerinde) kırık çizgilerimize basmadan, üstünden atla öyle gel, yani tereddütsüz ve bilinçli ilan-ı aşk ol, çık karşıma işte aniden bütün şaşkınlıklarımı topla, görmek nedir unutmuş gözlerimden kırmızısı yok bir şeffaflık dansı gibi, sarılsın yüreğimiz birbirine ve ne kadar üşüdüm deme o uzak sahilde, de ki işte geldim ben inan hiç düşmeden. ... (bir lunapark gecesi, neden hep böyle zamanlarda gelir aklıma yürekteki balonun ipini, kim ve neden çözmüştü acaba) yürekten çalınmış balonlar arasında, ara da öyle gel, dolaşarak gökyüzünün katlarında, bütün bulutları teker-teker üstünde rengin olanı al yanına öyle gel, tabi bulabilirsen eğer hüzünlü bir isimsizlik olarak saklarız, labirentlerinde beynimizin .., gerçi ne fark eder boş olması elinin, yüreğin dolu olsun yeter gidiş gibidir zaten böylesi gelişler birbirine çok benzer. Cevat Çeştepe |