Örümcekruhumu uğurla, yalanlar söyledim... zaman çok vakittir takıldığı akrebin kuyruğunda zehir saçmaktan vazgeçti. merhaba Anka ya da Simrud demeliyim sana ölü krallar ve Züleyha’nın aşkından bu yana hiç tersinden yırtılmış gömlek görmedim ben ne de avuç içlerinde yara... tıkandığım zamanlar boğaza laf sayıp duruyorum nasıl bir trafik bu ne yetişiyor o yaka bu tarafa ne de yakamdan düşüyor bu sefil iç döküm bu sefil karmaşa kehkeşanlara karışıyorum kehanetler geçmiş zamandan geliyor ağ örüyorlar başıma ki korkuyorum ağına dolanıp bir yalan düşecek başucuma merhaba kerametleri bir nevruz günü yitirilmiş Asya ya da kurak kent demeliyim sana Nil’in taşma oranı hesaplandıktan bu yana hiç verimli bir toprak görmedim ben ne de göğü yırtıp geçen bir Akasya zaman çok vakittir unuttuğu semanın karanlığına karışıyor ve şafak tana vurmayı unutuyor şu sıra ruhları uğurla, tüm ölenler gömüldü ve yalanlar gitti onlarla. |
Yusuf'un tersten yırtılmış gömleği neyin ispatıdır bilmem ama
mısralardaki yoğunluk ve anlatımdaki naiflik hiçbir ispata gereksinmiyor
okunanın şiir olduğuna dair...
Güzeldi vesselam
Eyvallah