DARALMIŞ IŞIĞIN PENCERESİ
Bir avuç mainin ortasında bir adam ağlıyor
Dudağında tipiye dönmüş ölümün çığlığı Bakışlarında hüzzam makamı Gözlerine asılmış ölümün sessizliği Şakaklarında ince ince sızan kan Ellerinde hüküm Bir urgan yağlanıyor Bir can devriliyor Bir cellat ellerinde onlarca hayat Bekliyor yeni gelecek misafirini Gök karışıyor Bütün gözler dönüşsüz kambur bir uykuda Bir adam yavaş yavaş dönüyor yüzünü mezarına Ölümüne çalıyor çanlar Yanıyor fidanı kurumuş canlar Kaybolmuş bedenini arıyor can çekişen ruh İnleyen yüreklerde ölümüne bir sevgi için kırılıyor kalem Bir el geziniyor saçlarda Bir tutam gümüş tel kalır avuçlarda Bir kadın dağılmış saçı başı Lekelenmiş üstündeki libası Yelelerinde ölüm saklı Bir yüzü adama dönük Bir yüzü içe Kirli sarı yanağa konan ıslak bir öpücük Bir kadın yudumluyor lebisin den H/iç edilmiş bir gençliğin kalıntılarını Feryatlar bekliyor kapının köşesinde Havada asılı kalmış kan kokusu Çığlıklar arasında nüksediyor eyvahlar İğdiş edilmiş hayatın iç çekişleri Ayakları yalın, elleri morarmış bir erkek çocuğu Hayaline yel, örgülerine hüzün değmiş kara gözlü bir kız Yüzünde çukura kaçmış gamze içinde bataklığa çeken ölümün soluğu Çırpınır iki can, yapışık iki beden İki dudak arasına kıvrılmış sinsi ölüm Daralmış ışığın penceresi Dilde şahadet kuytuluğu Vazgeçilmiş her türlü varlıktan Sırta değen soğuk musalla taşı Ölümü yıkayan iki damla gözyaşı Mermer taşlarda unutulacak bir isim Ağır adımlarla yürünen toprak yol Salaya karışan dualar Dilde şahadet Dönüşü olmayan bir yol ayrımı Bir karanlığa düşer bundan sonrası |
Tekrar tekrar okudum..Kutluyorum..
İzmir'den selamlar..