*UZAK İKİNDİLER*
sinsice yol alır yaşlı gemiler
denizli kentlerin bitiş çizgisine görmezden gelerek ardında bıraktığı enkazları şişe dibindeki kırıntıları öperken mutsuz akşamcılar aheste bir kelebek sessizliği süzülür asi bahara tuhaftır güneşin çöl sıcakları utangaç bir bulut ter döker arızalı aşkların son film karelerine.. böğürtlenli mevsimleri vardır alaca maviliklerin temmuzlu ağustoslu vapur tahribatları yanık dondurmaları vardır yanık ten kokan neon ışıklı akşamları.. fişlenen geceleri vardır yetim ve bir başınalık saçan hayalin ötesine geçerek ansızdan mizansen gülümsemeleri vardır yırtar gecenin fahişe ruhunu ve reenkarnasyondur aşk imitasyon hayallerin gömüsünde raflardaki kitaplar kadar yalnız gözlerinin deltası kadar karanlıktır bu şehir ten kokmayan uzak ikindilerde.. Çiğdem Parlayüksel |
Ellerin yorulmasın...