Mehtap Altan’ın bir yorumundan yola çıkarak yazdım. Şairem yorum yazmıyor şiir yazıyor neredeyse. Dişini sökmekten vaz geçtim arkadaşım yorumunu aldım.
İçimdeki közümle saklamışım zamanı Zincirlerle kaplanmış hıçkırık vadisinde Ağlayan hecelerim doldurur mu ummanı Duyulur mu nağmesi dalgaların sesinde?
Onu keşfetmek için terini silmek gerek Kançanağı gözlerde yakamozlar oynatıp Sabrın tenine değmek ya da bereket ekmek Yazmak ölene kadar huzuru baştan atıp.
Beklemek zamansızca şiir alırken demi Cümle okyanusunda bıkmadan kulaç atmak Limana yaklaşmalı hüzünle giden gemi Yükünü incitmeden alıp sulara katmak.
Yoğurmak mavilerle süsleyip al mercanla Belki güneş altında bırakıp mayalamak Hayallerle beklemek bitmeyen heyecanla Herşeyden vaz geçerek sona kalmışken ramak.
Şiirle nefes almak beslenmek hecelerle Yoldaş olmak düşlerle unutarak kötüyü İmgelerle örülü türlü bilmecelerle Yazarak mağlup etmek hüznü ve üzüntüyü.
Şiir işte böyle şey şairinin baş tacı Sırtında taşıdığı gümüş nakışlı kaftan Gururun vesilesi değildir ki utancı Çok daha yararlıdır edilecek boş laftan.
AFET İNCE KIRAT
Sayfamı ziyaret eden dostlara, artık seçkiye layık gören kurula teşekkürler.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ŞİİR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞİİR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şiirle nefes almak dağların lavlarını bırakarak rahatladığı gibi yüreğini mısralara akıtıp haz almak rahatlamak üstad kalemi ayakta alkışlıyorum nice şiirli yıllara diyorum diliyorum
Hocam epey bir zamandır defterde şiir okuma fırsatım olmamıştı. Bu güzel şiire bu kadar geç kalmışım. Yürekten kutluyorum güçlü kaleminizi. Serap kardeşim'de güzel sesiyle renk katmış şiire. Kutluyorum Saygı ve selamlar
Şiirle nefes almak beslenmek hecelerle Yoldaş olmak düşlerle unutarak kötüyü İmgelerle örülü türlü bilmecelerle Yazarak mağlup etmek hüznü ve üzüntüyü.
Şiir işte böyle şey şairinin baş tacı Sırtında taşıdığı gümüş nakışlı kaftan Gururun vesilesi değildir ki utancı Çok daha yararlıdır edilecek boş laftan.
Şiir yerini bulmuş zaten üstadem, söz bulamadım söyleyecek. Başarılarınızın devamını diliyorum, ayağınıza taş değmesin...
İçlidir şairler, güzel huyludur çoğu, bir kibrit çöpünün ucundaki ateştir, yanar yanar, şiirler dökülür külünden…
Deryadaki okyanustur şairler, kelimelerle yüzer, boğulur bazen, kısa cümlelerle anlatamaz derdini bir çoğu, uzun cümleler kurarlar hayata dair. Kısa cümle kuranlar vardır birde az söyleyen ama çok düşündürenler hani…
Huysuzdur bazı şairler, ama hep akıllıdır, bilgilidir, onca kelimeyi, onca lütfu bir bedende barındıracak kadar dahidir, arifdir bir de..
Kimsesizdir şairler, yalnızlığına kol kanat gerip, kendi içine hapsolup başkalarını düşünecek, sahiplenecek, aşık olacak kadar düşüncelidir, ama yalnızdır şairler! Yalnızlığa göğüs gerecek kadar yalnızıdr hem de…
Dünyayı en iyi gözlemleyen, ama kendilerini en iyi saklayan insanlardır onlar. Bakmak ve görmek arasında sıkışanlardan değillerdir. Bakarlar ve görürler, görürler ve her baktığında, baktığından çok ötesini görür şairler.
Ölümsüzdür şairler. Hiçbir zaman ölmezler, yazdıklarıyla onları sahiplenenlerden bi haber, bedenden soyunur ruhlarından ibaret kalırlar. Kim bilir! Belki yüzyıllar boyu bakidir dizeler..
Gariptir şairler, sözde değil gerçekten gariptirler. Kelimelerden başka dayanakları yoktur, en çok düşünen ve neden sonra en çok düşündürenler şairler değil midir? Zordur şair olabilmek, şair doğabilmek, şiir doğurabilmek..
Sessiz çığlıklarla birilerine sadece harflerin ezgisiyle birşeyler mırıldanmak yürek işidir. Ama şairler bunu en iyi beceren, kendi halinde ama en kendi halinde olmayan sözlerden müteşekkir varlıklardır..
Kelimelerle intihar etmek sadece şairlere mahsustur. Ve en çok acıtan intihar biçimidir kelimelere teslim olmak. Ama yine de seve seve bu intihara boyun eğer şair, acı çekmek hazdır ruhuna…
Kendi içinde hiçbir zaman anlaşılamadığını, gayri ihtiyari labirentlerini bir türlü çözemediğini düşünürken, başkaları tarafından nasıl bu denli anlaşılabildiğini bir türlü anlayamayan, hatta çoğu kez bunun için hayli hayıflanan , gülümser, şaşkın bir yüzdür şair insanları…
Bazen birilerini çarmıha geren, ama en çok o çarmıha kendisini geren, can çekişen bir İsa’dır şair insanları… ‘Serde şairlik’ taşıyan yürekler adına, en ümit verici söz söylenmiştir, naifliğin/tevazunun sadeliğiyle ;
şaire hakkını vermişsiniz ve öylesine güzel yazmışsınızki tebriklerimi sunmadan edemedim.. sanki şairirn ruhuna girip gördüklerinizi yazmışsınız..daim yazsın kaleminiz ve kelamınız şiir olsun sevgiler...
müthişsiniz doğrusu ben bile bu kadar anlatamazdım kendimi, genel anlatmışsınız ama o kadar bana yakın ki üstüme alıverdim. teşekkürler beğeninize ve yorumunuza.
7+7 ve çapraz kafiye, bir de usta bir kalemin elinden oldu mu tadından yenmiyor. Final dörtlüğü de tema itibariyle ancak bu kadar güzel olabilirdi. Okuduğumuz zaman dokuduğunuza tanıklık ettik. Oya gibi ilmik ilmik işlemişsiniz. Okurken şapkam ellerimdeydi. Bu kalitede yazan ustaları görünce şiir adına mutlu olurken kendi adıma da imreniyorum.
Acıların yoğurduğu hayatlar, hıçkırıklarla sarsılsa da közlenir zamanla bütün hüzünlü korlar ve bir zaman sonra şairin kaleminden ezgilere kucak açan dizelere dönüşen duygular olur. O şair ki huzursuzluklarda bile yazar, o şair ki gözleri kan çanağı içinde de olsa sabreder hayatın sillelerine ve emeğin terini zevkle silerek uzatır okuyup da ruhunu anlayabilene “işte şiir bu” diyerek. Şiir bekleyip sessizce demlenirken şairin yüreğinde cümleler arasında dans eder kelimeler ve bir gün bitmeye yakın şiirlerin limana yaklaşması gibi şair, yükünü boşaltır okuyucunun kucağına incitmeden. Şiirin özündeki ruh güzelliğini yoğuran şairin gönlündeki değer, zamanın önüne bırakılır; mayalanınca bir gün takdirlerle bezenen şiirin de yüzü güler şairle. Ne güzeldir o an… Ey şair beslendiğin hecelerle bizim gönlümüzü de besle, şiirindeki düşlerin ardına takılalım da unutalım kötüyü, ördüğün imgeli bilmeceler mağlup etsin gönlümüzdeki acıyı. Desin ki okuyanlar: “Bir Afet Kırat’ın ardına düştük, bakın nasıl da parlıyor sırtındaki şiirden gümüş kaftan; hakkıdır gurur ki ne desek azdır, boş laftan uzak günlerin emeğidir onun tek hecesi.” SERAP HOCA
Şiirle nefes almak beslenmek hecelerle Yoldaş olmak düşlerle unutarak kötüyü İmgelerle örülü türlü bilmecelerle Yazarak mağlup etmek hüznü ve üzüntüyü.
Şiir işte böyle şey şairinin baş tacı Sırtında taşıdığı gümüş nakışlı kaftan Gururun vesilesi değildir ki utancı Çok daha yararlıdır edilecek boş laftan
ŞİİR BURADA OKUNUR.BURADA GERÇEK DEĞER VERİLİR.PUANLAR GÖZ ÖNÜNDE KİM VERDİ KAÇ PUAN VERDİ BELLİ,VE ŞİİRİN HAK ETTİĞİ YERDE. CANIM USTA KALEMİNİ KUTLUYORUM.SEÇKİYİ HAK ETTİĞİ YERDE.GÜNÜN ŞİİRİNE TEBRİKLER.SEVGİMLESİN....
“ Beşikten Mezara Kadar “ şiirinde Faruk Nafiz Çamlıbel’in oldukça çok kullandığı mastar ekli ( mek – mak ) kelimelerle bir şiiri oluşturmanın bir yanı risktir bana göre. Vurguyu, anlamsal derinliği, düşündürmeyi sağlayamaz da tâkip eden mısraları aynı vurgu ile yapamazsanız şiiri boğmak gibi bir zafiyet oluşur. Eğer okuyucuyu düşündürebiliyorsa, gözleri sabit bir noktaya dikebiliyorsa o vurgu vurgu anlamı taşır.
“ Vuslatın rüyasını görmek üzre uyuyup Hasretin azabına ermek için uyanmak.” (F.N.Ç) gibi…
Bu açıdan bakıldığında bu şiir için aynı şeyleri söylemek mümkün mü? Bir yorumdan yola çıkılarak yazılmış olması bu özellikleri taşımamasına mâzeret olabilir mi?
Her yemekte her eti kullanamazsınız. Balık elbette lezzetli bir beyaz ettir ama kırmızı etin kullanıldığı yerlerde kullanıldığında sırıtır. Musakkaya ya da türlüye balık eti kullanmak gibi.
Elbette şiire bakış açısı bu anlamda önemlidir. Şiiri neden yazıyor, şiirden ne anlıyor ve ne bekliyoruz? Sadece rahatlamak, mesaj vermek, boş zamanlarımızı değerlendirmek ya da yazmış olmak için yazmak içinse çok mesele değil. Ama, şiire edebiyat ve sanat adına bakıyorsak daha çok dikkat etmek, etmemiz gerekir galiba.
Özellikle adımızla belirli bir seviyede kabul ediliyorsa!
“ Hışkırık “ zannediyorum aslı “ hıçkırık ” olan bir yöresel terim. Her yöremizin mutlaka kendine has şivesel özellikleri vardır. Zaman zaman şiirlerimizde bu şiveleri kullanabiliriz de. Ama bu şiir için, bu tasarım için bu kelime kullanılmamalıydı!
Bu mısralar da;
“ Zincirlerle kaplanmış hışkırık vadisinde “ bu nasıl bir vadidir? Hıçkırık vadisi! “ Ağlayan hecelerim doldurur mu ummanı “ hangi umman? Sadece “zaman” a kafiye yapmak mı ? “ Yükünü incitmeden alıp sulara katmak.” “ Herşeyden vaz geçerek sona kalmışken ramak. “/ Kafiye kaygısı.. “ Şiirle nefes almak beslenmek hecelerle “ “ Yoldaş olmak düşlerle unutarak kötüyü “ “ İmgelerle örülü türlü bilmecelerle “ / Ne bilmecesi, hangi bilmece? " hece-gece-bilmece" kafiye akışından mı? “ Şiir işte böyle şey şairinin baş tacı “ “ Sırtında taşıdığı gümüş nakışlı kaftan” / “Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar “ gibi ama ? “ Gururun vesilesi değildir ki utancı “…!
Tasarımında vurgu amaçlanan ( mastar ekli kelimelerle örüldüğünde göre) bir şiir için bu kadar sıradan bile olmayan mısralar olmamalıydı bana göre.
Ve son derece basit bir final!
Bu şiiri, şairesinin standartlarına göre çok zayıf buldum. Daha iyilerinde buluşmak üzere
hıçkırık olacaktı sadece dikkatsizlikten yazmışım, özür borçluyum, ama kimse de farketmemiş, ya da dikkatli okumamış demek ki. Mastar kullanma meselesine gelince fazlalığının farkındayım, onun için özellikle şiirsel ifadeler kullandım, dengelemek için.
Ne yazdığımı biliyorum, ne için yazdığımı da, deşarj olmak konusu çok gerilerde kaldı. Güne gelmesini ister miydim, asla, sebebini söyleyemem. Ama kuruldaki arkadaşlar ne sebeple bilmem ama seçmişler, geliş gidişlerinizden böyle bir eleştiriyi beklemiyordum dersem yalan olur.
Okuyana kafiye kaygısı olarak gelebilir ama hepsinin açıklamasını yapabilirim. gerekli olduğunu düşündüğüm kelimeleri seçtim.
Ama size de hak veriyorm, eleştirinizi ve düşüncelerinizi yazdığınız için teşekkür ediyorum.
Usta ya da üstade olmak böyle oluyor demek ki. Şiir okumak bambaşka bir mutluluk. Keşke şiirlerimi gönlünüzce eleştirseniz. Faydalansam, daha iyi şiir yazmak yolunda gayretim artsa. Ustalar, üstatlar her türlü eleştiriden faydalanacağımı bilsinler lütfen. Tekrar tebrikler. Her daim teşekkürler. Bitmez saygılar.
Şiir işte böyle şey şairinin baş tacı Sırtında taşıdığı gümüş nakışlı kaftan Gururun vesilesi değildir ki utancı Çok daha yararlıdır edilecek boş laftan.
Güzel dörtlükler ve güzel bir şiir okudum kaleminizden şair.Şiirler çok önemlidir ve çok da değerlidir bence de.Var olun. Saygı ve sevgiyle.
Şiir şairin yüreği, duygusu birde imgeleri yerli yerinde kullanınıca dünyaya gelen bir çocuk, şiirler bizim çocuklarımız, usta kalem yazınca böyle yazar kutlarım canım ablam, şiirlerin sultanı güne düşen yürek sesiniz doyumsuzdu saygı ve sevgimdesiniz her dem...
Pazarlık ha? Düşünürüz o halde. Bi rahatlayayım yaparım elbet. Sen de istihareye yat bari, olacak mı, olmayacak mı? :))))))))) TIP diyom he, Afet ablamın syafası, burada cibelmeyek.
Şiirle nefes almak beslenmek hecelerle Yoldaş olmak düşlerle unutarak kötüyü İmgelerle örülü türlü bilmecelerle Yazarak mağlup etmek hüznü ve üzüntüyü.
Afet Ablam, şiire yazılan her şiir kendisi gibi kutsaldır... Bazı insanların yüreği küt küt atar, bazılarınınki ise hece hece... Senin yüreğinin bilge sesini duyan azdır, duyurmak için ise ne dense inan azdır...
Tıpkı bir vedanın dediği gibi;
hecelerden hecesin ablalardan ecesin ilmek ilmek dokunur halıcı kızdır sesin özünden sözün çağlar dizen dizilir ağlar incelir a f e t olur seni gözünden dağlar...
Alpdoğan Akyüz tarafından 6/3/2011 12:57:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim..
sevgi ve selamlarımla...