Nadas Tutmayan Hasırsatır araları taşa tutulmuş mevsimlerle bezenmişim sana bakma deşifre kusmadığına hidayet tükenmeden tükenir mi nihayet mutmain kelamlar sallar mıyım yoksa yırtılmış tomarları zımbalar mıyım zihnime hiç sana olur mu sirke sirayet giyinmiş dizeler kendime ulaşamadığım yanıma!.. anlamaman da umurumda değil duymaman da ıslak cümlelerle asmamışım kapıma ya da uzun harflerin katarıyla değmese içime dudaklarının p/alazı vurmasa başıma ç e k i c i tafraların satmaz mıydım yoksa çoktan iki kurşuna ya da üç kuruşa ne varsa dizilmesen karşıma karşılıksız aşkın karşılığı olsan çağırır mıyım seni pandorası gürbüz ıslıklarla yarınlarıma!.. düş kaçkını sanrılarım var doğru sandıklar almaz, sabıkalarım... çevreledikçe sarmalın sabrımı durmaz ki bedenimin şavkı sararsın yine yüzümün kılıfını sana seslenmek bile aşktır umurumda mı duymasan... ki; alışmışım büyümüşüm sağırlığının yanında tüketebilsem sökülür müyüm bunca kendimden... flu uykuların nadasında düşer misin avuçlarıma rutin bir hevesle uyanır mıyım sabahlara! kendi değerini bilemeyen cevhersin incelendikçe kopmak yerine inceldiği yerleri düğümleyen ben kabalama sevmişim seni incinirim belki ince ince de elerim bazen ötelerim en çok ama eleyemem! kanamaz da hani yaradan çok acıtır ya değer eline ayağına gönülsüz nasırın kızarsın, keser atar ucundan ama yok edemezsin ve en iyisi beraber yaşamaktır der alışırsın kaldı ki; sen yüreğime gönüllü serilmiş nadas tutmayan hasırsın!.. ToprağınSesi . |
saygılar