emanet bir hasret türküsüdür sevdadeniz mavisi gözlerinde hep sürmeli bir akşamüstü gün batımı mahzunluğu çökerdi üzerime alaca karanlıklar ıssızdır çekip alırdı ellerini soğuk olur hep bilirsin akşam ayazında seni bırakmak hep o yerde sonrası yalnızlık sonrası, hükümlünün günlüğünde kayıtlı bildiğin şeylerdi oysaki, gelebilseydin keşke benimle birlikte tutuklu yalnızlıklarıma ya da ben gidebilseydim keşke seninle özgür kalabalıklarına yağmuru yüklenmiş ve hep hüznümüzü taşımaktan yorgun bulutlardan bir umudun yeşerdiği mevsimlere açmıştım ben ellerimi bir tek yağmur damlası bile yeterdi bize sevdayla birbirine tutsak ve, sevmekten ağır yaralı iki yürek ve, bir candık ikimiz karanlığın koynunda büyüttüğü sinsi hançerleri göremezdik sevda düşmanı zalimlerin korkak pusularında vurulduk biz ve sonra yalancı şahitliğinde kapkara bir gecenin arnavut kaldırımı sokaklarında ıssız ve sessiz kelpçelerimiz çözüldü birbirimizden sevgili ayrıldı işte bizimde ellerimiz … şimdi aynı koğuşta farklı hücrelerde iki mahkum yürek yarası ve kurumuş bir canda o bir damla yağmurun özlemine yorgun bulutlara emanet bir hasret türküsüdür sevda .. Mert YIGITCAN 29 mayıs 2011 istanbul |