Lila
Lila
gün batımının ardındaki ekmek kokusu gelmeyecek olanı beklemenin saç ağartısı bu rengi ara yerde kalınca bakışlarımın tepeden tırnağa sen oluyorum bilsen senden başka herkeste yerde ve şeyde kendimi yok ediyorum lila... beni en son yalnızlık terk edecek anlaşılır değilim uykuya bile sağır önceliğim bir umuda canan benden önceki sense içimdeki en rezil eksiklik sanki bahara ara verdi kuşlar üşümeye başlayınca suskunluğumun son yazı lila... hiçbir sabah korkusu almayacak yorgunluğumu ölmeye bile üşeneceğim bitirmeye kıyamadığım bir yolculuktu bencil gülüşlerine esir olmak beni en son yalnızlık terk edecek acılarımın yurdundan çıkıp sende sürgünleneceğim göğüme tenezzülünün cömertliğinde lila... ilk akşam üşümeleri zamanlı orta halli ev saadetlerinde tembel düşlü sohbetlerde ismimiz geçecek seyrek de olsa belki bir çocuk romanının ilk sayfasında senin için uykusuz kalmanın harikulade bir ayrıcalık olduğunu bakalım kim ne kadar anlayacak... lila... Kağan İşçen |