ozanımSöz meclisten dışarı Göçebeyiz Her kıç ayrımına ikişer üçer düşenleriz altaylar yurdumuz! Söküp çörtüğü ormandan Papazın çayırına dikenlerdeniz Baştan sona oğlana kıza kızarmış Bu anadolu benim Gözyaşlarını ayırmadan Çocuğum kızım tosunum Aynı dereden su içerken kurşun yiyen Ermeni, Kürt diye ayırmadan Soframda Fukaralığımı paylaştığım Yetmezse borç verip Kürtlere devlet kursun diye dağlara gönderdim Kurulsun ortaya divan ölüm zor olmazdı sen olmasaydın, Orta asyadan gelir ırkım Ne sağdayım nede solda çekilir kahrım Sen de özbeg ben deyim ozan Başlarken ayrılık vakti gökkubeye sığmayan göçümü Her duvara kanla kazıdım ben Sen de uyuyorum beşbin yıldır Ben deyim kanımla doyuruyordum kuşları Kerpiç boyu kesat ekin Dünyanın üzerine göç kurdum Üstümden uzadı çatı Altta yer delindi Yanında çocukluğun Yetsin artık cehaletin! İnce damarlarımla başlar dev yontular boşluğum sıcaklık sonsuza her kıvrılışı sesimin bir gezegenim Başımı alır çıkarım ozanım coşarım bulutlar tozar ne gök kalır nede yer Ozanım önüne ardına duvarlarınızın ağaçlar çınarlar dikerim delik deşik ederim karanlığınızı ölüm yağdırırsın üzerime ölürüm bosnalarda kosovalarda ölür ölür dirilirim ozanım Yıkık tapınaklarda hapis içim Eski, sağır bir sızıyla balkıyan, incedenim Bir baldıran gibiydim önceden ışıdı mı ala bir tan Ben ozanım kalkar debelleşirim Kaç gardaştan kurşun yesem Göveririm külümden, yenileşirim Sofrada ekmek ne ise göğüste o duygu kavgadaki yerimi unutmayın. Tanrılar karşısında, doğa doğrultusunda Ben ozanım sabah ateşlerimi sonsuz yakacak odun Toprakta kemiklerim. Sende şahidim olacaksın Ben tokken aç yatıyorsan eğer Al bahar, yeşil yaprak Titrerim ak yellerle dorukta kavak kavak. Ben ozanım Açlığın kan çizgisinde, ve bir taş dilsizliğinde Değişir kılıcım ellerinde toprak olurum Suskunluğun kızıl öfkesiyle Kınında bekleyen soğuk bir bıçak. Kısa çöpün uzun çöple kavgası benim Ama şimdi dönemeçte, yargıda. Ben ozanım Sizin yalnız kolunuz, bacağınız Oysa benim yüreğim Hep sargıda. |