Kelebek Vedalarısen gidince yaşamın dinmez ezgileri sağır eder mevsimlerimin maestro bakışlarını ardınca sürüklenen azgın sularda boğulur doğmayan bebeklerimiz göğsümü yıldırır yumrukların üç kuruşa çalışan işçiler gibi düşer ihtimaller ayak izlerinin killi kuytusuna son sözlerinde asılı kalır şimdi merdivenimin trabzanlarından kayan yıldızların feri duy gibi fırlar kalbimde ki zemberek kotarılmış yılların sarışın kaldırımlarında uyuklarken kirpiğime konar yalnızlığımı okşayan dudakların alışmam bir çırpıda…a l ı ş a m a m ölümü özlemeye korkarım pejmürde akşamlarda bir başıma içmeye.. “tesellisiz sabahların uyuyakalmış düş perisi erken sabote edilmiş aşk mağduru yorgun kamçılı yüreğim sus şimdi şiire sürgün et sesini o gelmedi gelmeyecek” ve sen ağla şimdi otağında su sesleri biriktiren toprak saksı, oldu bittiye getir sevmelerini ki zaten seversin kaçak güreşlerde kimliğini teslim edip sedasızca gitmeleri.. Çiğdem Parlayüksel |