KUZUCUKgittin mi yine! günlerden efkârdır o zaman bugün yine derin sular yürür üzerime saklanırım efsunlu koyaklara yine fer yerine hasret dolar gözlerime kuzeye döner yelkovan telaşları ertesi, dudaklara yazılmış nöbet şekeri... kıraç dağlara döner resmi tören yüzüm panik alır eşgalim batar yine ağır harflerimin nazar boncuğu bir sensin anlatamadığım kendime işte yetiremediğimden çok... ahh kuzucuk... gel kuzum ol yine desem yeşil çayırlarıma olmaz mı ben bir türküden kanatlanırım gökyüzüne sen nakaratı olursun yine dalgalar boyu yine doyururuz çiçekleri, doldururuz içimize , sesimize ne olur sanki yankılansa yine o pamucak yünlerin elimde okşasam saçlarını bir güvercini sever gibi kucak kucak gülücükler postalasak hüzünlere... neden bu bencil iyelik ki; sen dağsın işte ben alnından süzülen suyu sen cansın ben damarını yitiren kuyu gel yine yapış dilime bir şua oluver ben amini bol damarlı bir dua! tamam hiç indirmem yüzünü kucağımdan söz! saten ilmek dokunmuş bir gülümseme ol istersen ben ütüsüz buruşuk bir havlu! razıyım, sen yemeğin tadı ol yine ben bir deri bir kemik kaşık! sen ipek bir kuzucuk ol ben seni okşayan kurdelalı boncuğu! bir kelime sen konuş bir kelime ben gerisini susturalım... çok gecik/meeeee olur mu!.. ToprağınSesi . |
Ne güzel bir şiirdi bu böyle. Her zamanki Serhat Akdeniz şiirlerinin o çalkantılı iniş çıkışlarından uzak yumuşacık bir anlatım. Temayla uyumlu.
Çok sevdim ben bu şiiri...