Yazdan Kalma
her yerinde kaybolurum
“sen” denizinin çirkin albatrosu ilk defa bizim için unutkanlaşır ölümler tenin gözü döner halden anlamaz olur sislenmemek telaşı tutar sabahlarımızı üstüm başım gözlerini benden ayıramamanla dolardı yağmuru bırakıp da yerinden kalkamazdın yeni hüzünler için yeni kentler yaratırdı gülüşün bilmem bölüşür müydün ıslaksa otlar sonuna dek günün bitişini ıslaksa otlar yanıp yakılmadan tadını çıkararak çocuk yazlarımızın her şeyin nasıl da şiddetli olurdu uykusuzluğumla verdiğim karşılıklar nafile ardımda kaç orman bırakırdım allahbilir senin olduğun yerde hükmü geçmezdi mutsuzluğun hangi şekilde aşık olursam olayım bunu anlardım yalanlarım olmazdı bi başlangıcım sonum sonram ardımda karanlık ormanları susardı ayrılık uçsuz bucaksız vatanım olurdu yollar yolculuklar aklıma şaşardı taşralaşırdı zavallı bir yalnızlık ağaçların gece sesli hışırtısı köy üşümesi aşksa ürpermek sensizliğin vefası adını aklıma tutmama bakarsın çıka gelir serçesiz bir pencere anı mahşerliğimize içebilirsin gözlerimin son bakışını ömrüne adanmış son emaneti içtikçe azalırsın kendinde ...kalırsın belki benden sonraki geleceğine göğü sevme tutkumun ve yarına hor bakan düşlerim bir kibrit çöpüne fit yazlarımı fırlatıp attım keder çölüne kışlarımı yaşıyorum arsızca kışlarımı kavak yelleri esen çocukluk özlemimde kağan işçen |
taşralaşırdı zavallı bir yalnızlık
ağaçların gece sesli hışırtısı
köy üşümesi
aşksa ürpermek
sensizliğin vefası
adını aklıma tutmama
Yine güzel yazmışsın kağan kutlarım....