Kinayeler Yorgunu
Kinayeler Yorgunu
gözlerim denize dalmazdı sabaha karşı ard arda bilmem kaç rüya dalga sesleri keserdi sesimi sabah sabahlığından utanırdı uyandırdığı için denizin yalan mavisini... lacivert kalp atışlarıma dokunmaya kıyamazdı şımarık yunuslar deşerken ufuklarımın önünü çizgi film çocukları kadar küçük adımlarıma dolaşırdı saçların yürümeye hayıflanırdım kuşkularından arınmış bir geçit töreni olurdu caddelerin ıssızlığı ağlamak ilk defa yakışmazdı yüzüme arıya giderdi sensiz gülmek eve girmek istemezdim sen yokken yanımda kapıyı kapamak... umutlarımın çoğunluğu isimsiz ömre değer bir yalnızlığı damıtırken seni içime alan bakışlarım kinayeler yorgunu bir kış ürpermesi yapışır yakama istanbul küçülür gözümde dar ve yokuşlu sokaklarında çocuk sesleri duyulmaz olur erguvan müsveddeleri toplamaktan sıkılır şiirlerim bütün bitişleri sensizlikte bulur son küfrüm bütün kötülükleri bütün yarımları... çıkmazları tanınmaz olunca zaman döngüsünün körü körüne itaate dönüşür gülümsemek ağaçlara kaygılı gençliğim en sakin yerinden vurulur kabullenmekle kar kokulu şaşkınlığını bekleyişlerin beklemek tetiği çektiği an yaralı bir arzuya döner kaçış tutkusu hiçbir yere gidemem felsefi nedenler uydururum dünyanın küçüklüğüne aldanırım... Kağan İşçen |