Az Sonrasevgili dokunma bana küçük bir çocuğum, büyümedim daha huysuzlaşır dilimde hezeyan mağrur bir ay tutulurken her baktığında kanar gözlerimin lohusa yaraları, ve alıngan bir güneş yansıması düşer ateş kırmızısı alnıma toprak biçare kalır, gemiler batar, ağırlığından dökülür yüzüm çingene akşamın, hoyrat soluğuna bilirsin masum bir sırrın kalbinden tutabilmekti yalnızca isteğim kelebek ömründen çalabilmekti seninle bir günü ve menekşenin moruna boyamak tenine bastığım dudaklarımı yorgun yataklarda ateşinle sınanmak cehennem harından önce sana yakın uyanmak, senden uzak sabahlarda .. oysa şimdi kıyılıyor vicdanına açılan kapının ardında ruhum şiirlerim sesli harflerim sessizken avazımca yırtıyorum aramızda ki o melun ummanı boynumda esir sası bir erguvan kokusu boğazımda büyükçe bir iltihap gibi akıp gidiyorsun yutağımından içeri dokunma bana tenhalarımda büyüteceğim içimdeki çocuğun gözlerini sana dair hiç iz kalmayacak bu cinayette denizin dehlizinde, beyaz bir sabah gibi flu kum tanelerinden sileceğim isminin izdüşümünü ürkütmeden seveceğim tenindeki güvercinleri ağır ağır ey adam ! dokunma bana iyi değilim dedim dilimde eskilerden kalma buruk bir segah boynumda giderek sıkılaşan yağlı bir urganla yola koyuluyor kervanlarım hastayım, şaşkınım, nefessizim kirpiğindeki sırattan yürüyüp gideceğim araf’a az sonra Çiğdem Parlayüksel |