12
Yorum
4
Beğeni
4,7
Puan
1661
Okunma

sevgili
dokunma bana
küçük bir çocuğum, büyümedim daha
huysuzlaşır dilimde hezeyan
mağrur bir ay tutulurken her baktığında
kanar gözlerimin lohusa yaraları,
ve
alıngan bir güneş yansıması düşer ateş kırmızısı alnıma
toprak biçare kalır,
gemiler batar, ağırlığından
dökülür yüzüm
çingene akşamın, hoyrat soluğuna
bilirsin
masum bir sırrın kalbinden tutabilmekti yalnızca isteğim
kelebek ömründen çalabilmekti seninle bir günü
ve
menekşenin
moruna boyamak tenine bastığım dudaklarımı
yorgun yataklarda
ateşinle sınanmak cehennem harından önce
sana yakın uyanmak,
senden uzak sabahlarda ..
oysa şimdi
kıyılıyor
vicdanına açılan kapının ardında ruhum
şiirlerim sesli
harflerim sessizken
avazımca yırtıyorum aramızda ki o melun ummanı
boynumda esir
sası bir erguvan kokusu
boğazımda büyükçe bir iltihap gibi
akıp gidiyorsun
yutağımından içeri
dokunma bana
tenhalarımda büyüteceğim içimdeki çocuğun gözlerini
sana dair hiç iz kalmayacak
bu cinayette
denizin dehlizinde, beyaz bir sabah gibi
flu kum tanelerinden sileceğim
isminin izdüşümünü
ürkütmeden seveceğim tenindeki güvercinleri
ağır ağır
ey adam !
dokunma bana iyi değilim dedim
dilimde eskilerden kalma buruk bir segah
boynumda giderek sıkılaşan yağlı bir urganla
yola koyuluyor kervanlarım
hastayım, şaşkınım, nefessizim
kirpiğindeki sırattan yürüyüp gideceğim araf’a
az sonra
Çiğdem Parlayüksel
5.0
100% (9)
3.0
14% (1)