ONİKİ ÇEYREK VOLTALARI
geceye sızan ışık duvarları yıkılıyor
üzerime tenimde zambak kokulu yanak izin özledim.. örtülerin serinliğine yaslıyorum soluğumu neresinden tutsam, mavi/ sevdan neresinden uyutsam gözlerini, sütten keser aşifte dolunay utancımı bağışla görme şah damarımdan dökülenleri kaşımın çatığında kalırken üç günlük ömrüm en bet sesiyle çağırıyor heyhat bakire değil ki artık gülüşlerim şimdi sanık sandalyesinde iki sorgulu dudak izi ve ikimize uyandığımız bir rüyanın silik belleğinde ağır bir itiraf gibi, -susmalıyız- yüzümüzün utangaç derisini asıp çarmıha son hamlede bitirmeliyiz bu meskun hatıratı evet sürgün gözlüm hangi yazılmamış şiir tatmin eder şimdi yüreğimi bedenimin zikrinden hunharca alıp götürüyorlarken hikayemizi yasak elmamdan çaldığın ısırıkla mı avutacaksın bedenini ah neden hep bekletiyorsun neden hep günlerden cumartesi neden hep rodostan eser yokluğunun en zemherisi bak dağların etekleri de alazlı ak düşüyor durmadan saçlarına en militan şiirlerini az önce gömdüm toprağa ve temize çektim sayfalarını kıblem yarım kaldı umutta gözlerim tek kişilik ağlıyor şair affet beni kefenimi yazgısı ertelenmiş vedalarda bıraktım sen mıhlan şimdi yalancı kalabalığına ben sarılırım aslanlar gibi şubatın kadavra yalnızlığına Çiğdem Parlayüksel |