YOKSUL HALK EVLERİN'DEN
İnce,uzun boyluydu komşumuz, Ramazan
Gün ışımadan,sırtında küfesi koyulurdu yollara, Akşamları, uykuya hasret gözle dönerdi evine, Tüttüğünde bacası,günü kurtarmış demekti. Dokuz yaşındaydı,ramazanın oğlu, Kara kaplı defterle,yürürdü okul yoluna, Akşama doktorluk,ögretmenlik hayaliyle dönerdi, Bu nedenle: sokak ışığı altında, kitap ezberlerdi. Çökük yanaklı,iri gözlüydü, Ramazanın karısı, Tan vaktinde,erik ağacı altında yıkardı yüzünü, Gündelikçi temizliğe giderdi evlere, Gördügünde çatıda eriyen karı,lanet yağdırırdı,kaderine. Yoksul halk evlerinin kaderiydi böyle yaşamak. Vaad edilen güzel yaşam sonrası pekte umursanmazdık. Fakat yinede birşeyler bağlardı bizi hayata, erik ağacının filizlenip, yeşerecek olmasıydı belkide. DEVRİM DOKDERE |