Silinen izler
Yolumuz başka artık sabah güneşinin
Sildiği izlerde Teker teker düşerken artık gece Yol artık ne senli nede benli Dudaklarda esir kalmış izleri Silerken rüzgar Biten fitilin son damlasında yağmur İçime sinen ne varsa Hepsi yarından alacaklı Ve dünden ölü bir sancıya gebe… Suçsuz kanat çırpınışlarında Gece gibi sessiz ve bir ay gibi Parçalı yükselir sana koşan sesler Hiç gözün değmezmi elleriyle Sana açılan pencerelerde… Düşünki rüzgar değiyor tenime Sen koşuyorsun Ardımdan Gece saklı ağaçlar ardında Düşüyor yapraklar rüzgarın elinde Bir düş kurmuşum sen cebimde Biter bu günlerde Sen gidersin ben giderim Saman alevi yalnızlıkların arasındayım İçim buğday buğday yanıyor İklimini şaşmış melekler gibi Düşen ayazın ardından gölgeleri mi Sürüyorum Dişlerinde intihar duasında Açık avuçlarında bir göz ucu yalnızlığıyım Ben Ardında kalan kırıntıları Nimetlenen Bir adamım Çekip gidemem vururlar beni… Uçmayı bilen sen yanımdan…. Düşüyor dilimden seni vuran sancılar Bir adam gidiyor tek başına Yoldan çıkmış bir isyanın sırtında Ellerinde kan oluğu bir nehirle Sırtına yüklediği dağın kırıntıları içinde… Sürükle beni de senin diyarına Aç köpeklerin arasından geçer gibi Kan akan yanımı eze eze Bir avuç altından kaçır beni olmadık Sevgilere…. Düşün ki sevgilim yolun sonu kan Kokar Ben artık yokum Gidiyorum… Gidiyorum uçkuru çözülmüş El gibi sapasağlam acılardan Kurtulmuş yetim gibi bağrımda bir Tek sazın izleri… Yok artık göğsümden vuran Okları saplayacak bir acı Durup da bakacak bir sancı Vurun şişeleri ben gidiyorum hancı… İç denize yelken açan adamlar gibi Boğazdan dalıyorum Denizin en dibine sarhoş nidalarıyla Aklımda yelkenler fora bir ayrılık Türküsü tüter Işıkları kapalı gözlerle yüzen Bir denizden geçiyorum İçimde ateş dışım mum gibi… Son kez içiyorum seni kana kana Kan kalmadı gözümde nede cebimde Aklım yatsı bir adanın kenarında Pineklemiş Uçurum gözlerden diz hizasındayım Avuç açan kayalıklar gibi Sensizlik soluyorum en üryan gecenin Katil adımlarında Sahipsizim bir sen denizinin Ayrılık vaktinde Kaybolmuş aşklar gibi yıldız çiziyorum Gözlerime Yönüm yok Önümde sahipsiz yol sana benden giden hiçbir şey yok…. acılar güz sancısı gibi içimde Ansızın vuruyor Kendini kayalıklara acımadan Biter gibi gider gibi sen yanlarım İçimde burkulan tüm o şeyler Aklımı bitirirken Sen bitmeyen bir çöl akşamı gibisin Kumlara karışır adın batarsın içime Hangi akşamın bedelisin sen Yok mu içinde ben İç değil miyiz biz Bir sen bir ben… Ayrılık var artık bu yolun sonunda Kavuşmanın diğer yüzü ayrılık Ne kadar vursan da içindekileri Biter bir gün gidilir uzaklara Tek kalınır elbet Duvarlar daha yalnız ve yalın Sancılar daha az ve daha gerçek Ucundan yana yana tükenmez artık Fitiller Ne kazsan ne kazısan çıkmaz artık O Giden gitmiştir… Kalanlar yoktur... Olduğu kadar…. İç çekişlerin arasından Bakan mutluluklar Kör.. Görmeyi bildiği kadar… Artık yalnız açılır her tekne Kıyıdan uzaklaşan her İnsanın içine işler Geri dönmemek Ulaşabildiği kadar… Yakılan mumlar tükenir Bırakılanlar kaybolur Gökyüzünün üstünde Her insan Baktığı kadar kaybolur Gördüğü denizde… Uçanlar bulutlara Yakın olduğu sürece Özgürdür… Toprağı seçenler Biraz ölü biraz yağmurdur… Her insan bulutlar gibi ölülere Ağlayınca… Bir kapı gibi içeri açılınca Kalpler Gidenin rüzgarında kurulanır Islak yanaklar Yıllardan beri her sabah Güneşe ağlarım ben Yüzümde geceden kalma Islak bir gece konaklar…. Herkes bir türkü söyler Dillerden dillere dolanır İsimler… (Se) |
Islak yanaklar "
Nefis bir dize...