DİLİM TUTULUR GİTMELERİN ARDINDAbir insanın alçaldığını görmeniz için o kadar yükseklere çıkmanıza gerek yok Hasreti isa ..............................ulaş/ılm/azlığım’a aşk yıkık kalbimin üstüne kurulmuş bir şehir altından ömür geçer üstünden koca bir nehir her aşkın gövdesini yere sıkı basan iki ayak tutar gün gelir vurulur topuklarından kötürüm kalır umutlar keşkeler kervanında benim de bir yerim olduğunun farkına vardığımda geriye dönüşün upuzun bir yol olduğunu bilemedim ayaklarımın sözüne uyduğumu kimselere söyleyemedim yine aynı tanıdık telaşlarla geçtim sokaklardan duvarlar bana sürtünüp geçti geçti artık bu saatten sonra evin yolu bulunmazdı haydi buldun diyelim kapı bile kapanmaz mıydı suratına arkasından öksürüklü bir ses ’’defol ‘’ diyerek defnetmez miydi seni oracıkta bir can lekesi uyandı bedenimden toprağa toprak aşeren bir kadını bastı bağrına aylardan yaprak solumu çürük bir dal gibi kapıldı çocuk hayata atık kim sırtlanabilirdi günahlarını bir asır bölünür ikiye yaşın çıkardı ortaya ne kalabalık bir ölü bıraktın ardında dökülür akşam renginde bir yağmur bir ölü canlanır anılar mezarlığında dilim tutuluyorsa gitmelerinin ardında duvarın dibinde vurulan gölge bendim işte bu oyun da bitti sakın başını geri çevirme sığındım sol göğsünün altındaki kovuğa ey sevdalı başım vaktidir ayrılığın düş artık omuzlarımdan İsa İnan beş ocak iki bin on bir/ bir yanım yaşam bir yanım kabir... |