Mor Eflatun ve Kurşunîbaşıboşluğumda kaçmak isteği sıkıntısı bir şeyler yanlış gidiyordu manzaram bozuk sigaraya başlamayı düşündüm kaç kere ne mutluluk altın tepsideydi ne mutsuzluk umurumda gözyaşlarımla hafifleyemedim hayır yoktu denizlerden sözcük azığım bitmişti mor eflatun ve kurşunî gün ince işlenmiş bir acı kadar ağır yaz sarıları koştururken koynunda hüzünlerin düş anlarım olurdun düşünce saatlerim narenciye manzaralı sırılsıklam akşam çaylarım olurdun kimliğimde eski albümlerim sana bakmalarımdan topladığım ve ellerim ceketimin çekirdek artıklı ceplerinde iş dönüşlerim olurdun pazen hayalli mor eflatun ve kurşunî hüzzam bir gerginlikle yırtılırdı sessizlik kauçuk ağacını özlerdim unutulmuş ancak bir akşamüstü şiiri tarihli ve unutulmak ölümü yenince kesme taşlı ala susuşlu bir caddede hemencecik küçük bir blok notta hecesizce de olsa anılmalı derim ellerimin titrekliği parmak uçlarımda öyküsü derin yalnızlıkların yokluğuna darıldığım bu sokaklarda boşluğum ama hep o çocuk sesli merak mor eflatun ve kurşunî sakallarım benden daha yaşlı nedense saksıdaki süs biberini sularken şımarıklığı geçmişin iki büklüm de olsa balkona çıkabilmek mutluluğumsun sen... karşı evlerin damlarında anne memesine hevesli çocuklar gibi bakışırken sevgime güvercinler paslıca şahlanacaksın bilincinde sorularımın ama evlerin giriş katlarında hep senin ayakkabıların mor eflatun ve kurşunî Kağan İşçen |