ITRİ’DEN GERİYE KAN DÜĞMELERİEyy örselenmiş harflerin yitik şairi, Görüyorum da yine nasibine devrilmiş, İtalik mısralar düşmüş senin. Noktası kırgın virgülüne, imlalar düşmüş senin. Küsmüş geceye ziya gözlerin Üşümüş haşiyesi gizde sözlerin. Görüyorum da yine; Itri’nin bir hüzzam bestesinde, Sağ elini dolayıp sol elin üstüne Dalıp, dalıp gitmişsin. Biliyorum,az sonra tetik düşürüp, Anıların mavzeriyle vuracaksın geceleri. Ve üşüyecek; Manşet kollu gömleğinde kan düğmeleri. Ve ağlayacak; Tırnaklanmış bir duvarda kan hüzmeleri. Ben bilirim seni; Yine çalar yüreğini bin bir başlı sızı, Ya da göz yaşında yol bulur üşüyen bir deniz kızı. Seni ağlarken görmek, bilsen ne kadar acı , Şu birinci gözyaşın,işte şu ikinci,işte şu üçüncü. Sen gidince buralardan, Biliyorum açmaz olur çiçekler, Bahar boşuna gelir. Yağmur boşuna yağar. İyi de... Duvarları tırnakladığın o tırnakla, Mezarını kazmak hangi kitapta yazar... Öyle ya; Tırnak senin,mezar senin. Ruh senin,bu can senin. Benim canım nerde gülüm? Ağlayan gözlerim, Gözlerin nerde gülüm..? Şimdi sana anlat desem; Hançerlenmiş dal gibi kanar yüreğin. Ve manşet kollu gömleğinden yere düşer, Ve kefenlenir sana hediye kol düğmelerin. Kalem sende boyun büker, Sende susar tüm ecram. Biliyorum ben seni; Korkuyordun hep aynalardan. Gel kıralım; Gel gülüm ne kadar ayna varsa bu gece, Ve silelim ne kadar varsa, Sola italik umarsız hece. Bırakalım; Esbabına düş konsun, geceden sıyrılan her şafağın seyrinde. Yıkasın yüzümüzü göz yaşın, çapağına sırat geçmişin esaretinde. Bu gece gitmek yok gülüm, Bırak geç kalsın randevusuna Azrail, Ben tırpanlarım geceyi, Sen buyur otur. Otur ki büyüsün kara gözlerinde sevda. Ve küsmesin hiçbir mısrana imla. Ver elini gülüm şimdi müşahade vaktidir alemi. Ve fırlatmak vaktidir, manşet kollu gömleğindeki kan düğmelerini. |