NADIA
NADIA
Kravatı gevşetilmiş bir hayat benimkisi rahat nefes alsın diye sıkışan kalbi için. Tabi bundan haberin yok senin… Yol çizgilerine basmamak için, yivinden fırlayıp beton duvarlara çarpan bir kurşun gibi seke seke geçiyor sokağından yalnızlığın. Savaşına ortak ettiğin her kimse Nadia, Neyse… Kal demeyeceğim. Paçalarına, üstüne basıp geçtiğin aşkların izi yer etmiş ve tırnakların çizmişken ikinci el bir yalnızlığı boynumdan omzuma, Neyse… Kal demeyeceğim. Kasıklarına gömdüğün kaç acı varsa, Kaç mağlubiyeti ıslatmışsa dudakların, gözlerinden okunuyor Nadia. Ve kaç güvey yalan süzüldüyse gözlerinden, üvey kalıyorsun sabahı unutmuş sevişlerde. Kapısında kalıyorsun her yeni aşkın. Oysa her kaldırışımızda kadehi, en güzel günümüzü, en kötü zamanlarımıza tayin etmiştik. Sanırım tanrıya yakarırken yanlış yolu seçmiştik. Bırak şimdi yağan yağmuru. El ele ıslandığımız kaçıncı sağanak bu? Ve hiçbir damla romantik değil ilk tutulduğumuz ahmakıslatan kadar. Git Nadia. Ve bıçak kemiğe dayanmadan da gelme. Nasılsa, Ölüm bile acıtmaz canımı ellerinden olunca… Cihat KIRDAR duman kalbimin odacıklarına hapsolurken.. |
Ve bıçak kemiğe dayanmadan da gelme.
Nasılsa,
Ölüm bile acıtmaz canımı ellerinden olunca…
merhaba canım kardeşim öylesine güzel di ki şiir boğuldum içinde sanki
ne güzel şeyler yazmışsın böyle
böyle ahşap evde koşan çocuklar gibi yüreğin
hep denizlere açılır gibi
bu aşkın sonu yoktu biliyorum
aşkın sonu olmayacak
bir gözün açılmasıyla başlayacak herşey
yüreğine sığdırdığın kadar aşksın
ellerine dokunduğun kadar şiir
ben yaşlandım usta
gerisini sen getir
aşkla kal