Pencere
Penceremde sonbahar soluklanırken
Gecenin kanatları düşüyor yüzüme Her ah yoluna boyun eğdikçe Yüzün dökülüyor ayaklarıma Bende güftesi aşk soluyan hezeyanın çıplaklığı ürüyor. Meleklerin intihar çığlıkları kulaklarımda Avucumu göğe değdirsem Annemin ölüm ağıtları dilleniyor satır başlarında. Elim sigara paketine uzanırken Işıkları sızan pencereden uzaklaştım Şimdi yanmasa Yarım kalacak her kelime,tamamlanamayacak sana kapılan cümleler. Bir adam izlerini süpürürken sustu gece Kanatlarının altında masumiyete ters düşen kahkahalar dilleniyor Yaralanıyor her martı elveda kokan gidişlerinde. Bu kez sonbahara arkamı dönüp pencereye yaklaştım Kuraklaşıp çatlayan yüreğimin üstüne koydum avuçlarımı Tutku kokan düşü aldım içeri Ve sen gözlerini açtın. Hoş geldim... Sıcaklığından yoksun avuçlarım düşüyor gerdanıma Parmak uçlarım yaralarken dünü Dudaklarımın arasına sıkışan bu hırs; Bir Üflesem buz kesecek gözyaşlarında İki Düşecek avuçlarına dilimden düşen pişmanlıklarla. ... Martıların çığlıkları kulağımda çınlarken Pencereye koştum Sonbaharla birlikte uçup gitmiş yüzün. |
"
Meleklerin intihar çığlıkları kulaklarımda
Avucumu göğe değdirsem
Annemin ölüm ağıtları dilleniyor satır başlarında.
"
Hani sanarım ki ben de; her kirletilen masumiyette bir melek düşer şehre. Bir meleğin çığlıklarını büyütürken sessizliğinde gece. Hani sanarım ki gök/yüzüm ellerime iner, öper avuçlarımdan sessizce. Ah anne! kırılmışlığın masumiyet kaçamağı, ah şefkat kucağı...
Hani sanarım ki yarımlanacak her kelimeyle büyüyecek aşk. Tamamlanacak hep bir sonraki günde.
Meryem... Öyle dokunan bir yer vardı ki şiirinde izninle konuşturdu beni.
Ama "bu kez" tehlikeli bir söylem şiir içinde söylemeden geçmemeli.
Seviyorum seni okumayı. İçtenliğini...
Sevgimle hep.