Monolog Sızlanmaları III
Perdeye ağlak kadın fotoğrafları düşünce
Sancı kirpiği ıslatır, yığılır düşünceler beynimin kuyusuna. Her dudak sessizliğin dilinden öperken Pandomim der rejisör, açılır perde. ... Cam üstünde büyüttüğüm düşüncelerin içine kurşun sıktığım hayat dillenir, Alkışların her tonu kulaklarımı yırttıkça Sahneden düştüm. Oysa acılarımı büyütüp, avuçlarımı sızlatan minik dokunuşlu çocuk sendin, Büyüdün ve ben kirlendim. Suflör! Tekrarlama replikleri, uğraş biraz gecenin koynuna düşen çığlıkların içinde Gerekirse jilet üstünde yürümeyi öğretsin yalnızlık Ve yeri geldiğinde sahneden bir kez daha lâl düşsün. Perde sonsuzluğa kapanır sanki, dillenir yaralarım. Ben monolog Eros’un okundan düş-tüm. Uzaktan el sallarken sen, ben yağmur tanelerini çalıp kapına üşüştüm. ... Avuçları nasırlaşan zebanilerin nefesini de soludum Hepsinin dudaklarından pişmanlık dökülürken Ben bilmem kaçıncı sahnenin sonunda pişmanlığın nefesini tüketiyordum. Şimdi ben de bu sahneden düşsem, küfür yağdıracak her replik Hiçbir düşüncenin koynuna tok giremeyeceğim. Açlık duygularımı kemirirken, yine perde kapanacak Ve ben yine bir düş sancısının koynunda perdeleri açacağım. |
ilk iki serideki resimlerden farkli bir resim.
keske ayni tarz olsaydi dedim icimden.
hos o resimlerin tarzi nedir:)onu da bilmiyorum,surrealist mi?fakat ben cok begenmistim.
siir kiskanilasi bir seri
sevgiler