AĞUSTOS BÖCEĞİ SENFONİSİboyadığım güller gelir mi hiç aklına şiirlerden üflediğim rüzgâr saçlarının kıvrımlarıyla hülyalanıp yazdığım saçmalıklar kurbağalama yüzerken gözlerinin beyazında canımı zor kurtardığım mavi boğulmalarım mesela nokta atışı vurulmuş bir talihsin işte bilmesen de senden gayrı her şeyin önemsiz hatırlandığı bir dünyada... ama seni hatırlayacak kadar unutamadım ki hiç ya da,öldürebilecek kadar cesarete sahip zamandan münezzeh iki minvalimden biri sendin hep bakma söyleyemem adam gibi karşına geçip akrebimde sessiz bir yelkovan tıngırtısısın gönül defterime dertlerden bir önce yazılan afet aşk şerbetime kattığım şeker adına dünyalar kondurduğum letafet başka bir patikası olmayan bir dağsın işte bir şekilde çıkacağım varacağım oraya elbet ya seninim de,ya benim ol işte! bitsin bu hasret... hangi özlem susar kaç ayrılık mendil sallar görmezsin ki ardında yok! yok en iyisi sen beni anlamaya çalışma sen yine bildiğin gibi san her sütten peynir olur ,her yapraktan da çay ama bil ki; senin esaretin oldukça benden adam olmaz... kapat gözlerini yaslan arkana şimdi ve varsay! yok! var say bu sefer mesela; kurak mevsim bitecek yakında ötüşecek sevdalar yemyeşil ağaçlarda birikmiş nemler meydana düşecek şıvgınlar dönüşecek ateşe kolpa kolpa ağustostan ekime dek çatlayacak düşmanlar inecek çatılardan ateş böcekleri zaten şurada ne kaldı ki bir eylül vurmuştu susturmuştu sesimizi ama söz; yerde kalmayacak hüzünlerimiz bu kez tüm eylül çalacak bizi ve tüm dünya duyacak ateşböceği senfonisini... düşünsene... sahilde dalgalara karşı dans şeytanlar hariç herkesi çağıracağız düğüne ve ben yine şiirler üfleyeceğim buklelerine tutacağım elbet yine yürüyeceğim ellerinin o uzun çizgilerinden gamzelerine ama sende söz ver sevinçten bile olsa akıtmayacaksın pınarlarını boş yere heyecanla titrerken ellerin uçarken yüreğin göklere biliyorum sığmayacak nefesin korkunç bir sevinç dolacak ciğerlerine haklı olarak korkacaksın da uçacağım diye! ama korkma öyle bir tutacağım ki hasretinden bırakmayacağım bir daha aksi rüzgârların ellerine... senin resmini koyacağım Gül/sün diye taş kalpli vazolara camdan fırlatıp atacağım acabalı kanamalı düşleri kaldırımlara hatta yazacağım kapımızın isim kağıdına boşa aramayın hiç! evde yoklar! öyle ya taşa betona sığmayacak bedenlerimiz yakından çok fazla uzaklaşmayacak dizlerimiz ve artık biz’den hiç bozulmayacak cümlelerimiz! sonra mı; sonrasını sadece sana söyleyeceğim... (...Ucu yontulmuş bir sevda bu .Zerresi bile kalsa yine bütününü kuşatır,kapsar Can çekişir ama ölmez.Tükenmez bir aşkın atomları yüreğimden göz kırpan... Ve ben tüm kelimelerimi sarfetmişimdir! Seni Seviyorum’u bir kere kınından çıkarmışsam...) ToprağınSesi |
dua selam ile....