ötelerhatırlar mısın nurcan hani akşam olunca çoban ateşleri yanardı dağlarımızda biz hıdır tepesi’nden izlerdik çan sesleri akarken geceye coşardı kaval da yanık bir türkü tuttururdu ahmet amca biz dinlerdik senin gözlerine yıldız inerdi sen bilmezdin kekiğin ıtırlı yanağında ellerimiz gözlerimiz ufkun kızıllığında zamanı koparırdık ortadan oturduğumuz kına taşında eve dönme vakti rüzgâr iğde kokusu taşırdı saçlarımıza hani o yaz akşamları kayalıklara koşarken kuş kanadına öykünürdü kollarımız hayallerimiz kadar büyüktü adımlarımız ne çok kıskanırdık onları kanat çırparlardı ta ötelerden pınarımıza su içmeye inerdi üveyikler gizlice sokulurduk kıyılarına uzak diyarları dinledikçe ıslak bir keder dururdu kirpiğimize sizin badem ağacınız vardı bahçenizde çağlasına dokunamadığımız bir de akasyanız ne çok düşler asmıştık dikenlerine gazeteden yaptığımız uçurtmalar gibi düşlerimizi de dallarda bıraktık hüzün damlaları dökülürken penceremizden annemin kızılcık reçeline ekmek banardık köy unutulmuşluğuna ağlardı biz susardık şimdi ne zaman seni düşünsem ağzımda kızılcık tadı gelincik tarlalarından koşup gelir çocukluğum dağlarımda çoban ateşleri yanar ah be gülüm ötelerde ayrılık vurgunu sarhoşluğun bir ben varım benden öte bir de kocaman boşluğun nuriye zeybek |
şiirdi şairim en özlemlisinden..
tebriklerimle...