emanet
beklenmeyen bir mektup gibi
içime katlayıp hüzünleri sabıkalı bir eylül sonrası eylül tanığı yüzümle geldim ellerim kozadan çıkan mevsimsiz kelebek öyle ürkek öyle yabancı ceplerime ne çok uzak olmuşum kendi şehrime aç kapıyı sevdiğim üşüdüm yüreğimde çözemediğim kördüğüm biliyorum içeridesin koynuna alıp korkuları hiç olan bir siluetin hiçliğine içmektesin sana emanetini getirdim gözbebeğimde kül kanatlı eskil bir düş yansıması sıfır noktasında sıfırlayıp zamanı çalıyorum kapını sessizlik sensizlik olmalı kavak ağacının ahraz gölgesi taş evin suçlu perdesi damıtılmış tuz gibi pişmanlık bunlar sende kalsın emanetin bende nereden çıktı şimdi bu rüzgâr bulutlar ağlamaklı başlamadan sağanak gitmeliyim hayat denen köhne merdiven gömütlerinde çürüyen umutlar gibi kırk birinci basamağında çürüdü akşam çöktü gözlerime yine göç hazırlığında kırlangıç sürüsü ah benim geç kalmışlığım nereye baksam sevda ölüsü 24 eylül 2010 nuriye zeybek |
Sevgilerimle
Nez