AŞKIN KAREKÖKÜkapı aralığına teyelli düşler kalır geriye bir de teyemmüme zarflanmış arzular mutlak değer bir sevdadan /sevmiştik/ kalmalı en azından... hani hatalar sollar bazen,otoban hızıyla yol çizgileri kavga eder insanla gittikçe uzaklaşır yollar bir şerit gibi geçer önünden,kaybettiklerin hep uzaktır ya gidenler bir kırık nağme alır seni bindirir üzerine dalarsın göz kırpmadan ummanlara konuverir bebeklerin hafif iç çektiren tebessümle harman anılara ’’eskidendi çok eskiden’’ acıya bulanmışsa yaşanmışlık tutsaktır,asılmayı bekler gibi dört duvara hapistir anılar çıkamaz dışarı! kurumadıkça , kopmadıkça kökü ölmez ya çiçekler azgın bir nehir mesela arada, azalır,kıvrılır,döner ama bir şekilde içini döker ne engel tanır ne de önüne konan set işi direnmektir, aşkla akmak inadına ki;sevda önsözünün birinci ilacıdır aşk; kökünden ç ı k a m a y a n asal bir acıdır! her şeye rağmen sevdiğinin sevda çatısında oturur bir nehir gibidir doğarken yatağını kucaklarken diridir ve hep kollar(a) ayrıldığında ölür... ToprağınSesi |
içeri yerleşince
matematiksel hesapları altüst ediyor...
kollar(a) ayrıldığında ölür... ve bu bölüme de gönülden katılıyorum.
Yetenek duygu ve akıl karışımı, muhteşem dizelerinizi
yine keyifle okudum.
Saygılar.